15 Temmuz 2011 Cuma

Berat Gecesinin Önemi ve Hususiyetleri

Berat Gecesinin Önemi ve Hususiyetleri


“Haa miiiim… Apaçık kitaba yemin olsun ki, Biz onu (Kur'anı) mübarek bir gecede indirdik. Biz, gerçekten uyarıcıyız. Onda (o mübarek gecede), her hikmetli iş katımızdan bir emirle ayırt edilir...” [Duhan suresi, 44/1-4]

...
Yeryüzünde yaşayan bir buçuk milyarı mütecaviz İslâm âlemi olarak büyük bir heyecan-coşku ve sevinçle ihyâ ettiğimiz mübârek gecelerden biri, hiç şüphe yok ki, Berat Gecesidir.

Berat Gecesi, Kameri aylardan Şaban'ın ondördüncü gününü onbeşine bağlayan gece...

İçinde bulunduğumuz bu sene (h. 1432 / m. 2011) Berat Gecesini, 15 Temmuz Cuma gününü 16 Temmuz Cumartesiye bağlayan gece idrâk edeceğiz inşaallah.

***

BERAT VE BERAT GECESİ

Türkçemizde “berat” olarak söylediğimiz bu kelimenin aslı, “el-berâe”dir. Arapça isimdir.

Berat lûgatte; kurtuluş, bir borçtan, cezadan ve sorumluluktan kurtulmak… uzak kalmak, aklanmak, temiz ve suçsuz olmak… ilişkiyi kesmek… rütbe-nişan veya herhangi bir konuda verilen imtiyazı doğrulayan yazılı belge/ferman gibi manalara gelir.

Mesela Osmanlı devlet teşkilatında, önemli vazifelere tayin edilen kimselere verilen ve üzerinde padişahın tuğrasını taşıyan yetki belgesine “berat” denirdi.

Ayrıca yeni yapılan bir şeyin, yeni ortaya konulan bir buluşun ya da bunu kullanma hakkının kime ait olduğunu gösteren ve devlet tarafından verilen belge, yani “patent” de bu isimle anılırdı.

Bir başka ifadeyle "berat"; iki şey arasında ilişki olmaması-kalmaması, kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması anlamına gelmektedir. Nitekim mü'minlerin, adı geçen gecede günah yüklerinden kurtulup İlâhî affa/bağışa, rahmete ermeleri umulduğu için bu geceye Berat Gecesi denmiştir.

“Berat Gecesi” veya Farsça kullanılan terkibiyle “Leyle-i Berat”, Şaban ayının 15. Gecesine rastlayan ve Sevgili Peygamberimize (s.a.v.) Cebrail aleyhisselam vasıtasıyla peygamberliğinin ulaştırıldığı mübarek gece…

Kur’an-ı Kerim’de “berâet” kelimesi iki yerde geçmektedir. [1] Buralarda “berâet"; kurtuluş belgesi, suçsuzluk, garanti, ihtar ve dokunulmazlığı kaldırmak gibi manalar taşımaktadır.

Berat kelimesi dini lisanımızda “berâet-i zimmet/berâet-i asliye” ve bir de “berat gecesi” terkibinde iki ayrı ıstılahta kullanılmıştır.

“Berâet-i asliye”, kişinin hukuki ve cezai sorumluluğunun olmaması demektir. Eşyada aslolan ibâha yani helâllilktir, bu da İslâm hukukunda “Berâet-i asliye” umdesi/ilkesi ile ifade edilmiştir. Binaenaleyh kişi, Şâri’in hitabı ve hükmü olmadan yükümlü tutulamaz… Aksine bir delil olmadan borçlu ve suçlu sayılamaz. Mecelle’de 8. Madde olarak yer alan “Berâet-i zimmet asıldır” küllî kaidesi de bunu ifade etmektedir. [2]

***

BERAT GECESİNİN ÖNEMİ VE DİĞER İSİMLERİ

Tefsirlerde bu gece ile ilgili olarak şu açıklamalara yer verilmiştir:

Vergi ödendiği zaman nasıl ki vergi borçlusuna borcundan kurtulduğunu gösteren bir belge veriliyorsa, Allah Teâlâ da Berat Gecesinde mü'min kullarına berat yazar.

Bu gecenin dört adı vardır:

1. Berat Gecesi,

2. Rahmet Gecesi,

3. Mübarek Gece,

4. Sakk Gecesi (Yani belge ve senet gecesi ki, Cenab-ı Hak bu gece mü'minlere beratlarını yazar verir).

***

YILLIK İLAHİ PROGRAM

Bilindiği üzere yıllık bir program çerçevesinde yürütülen ekonomik-ticari faaliyetler, yıl sonunda, o program esaslarına göre kontrol edilir, gözden geçirilir… Kâr-zarar hesapları yapılır. Kesin hesabın tesbitinden sonra da gelecek yılın programı hazırlanarak gereken şeklini alır.

Her yıl tekrar edilen bu kontrol ve tesbit işlemleri sayesinde, ekonomik hayatta düzenli-istikrarlı ve sağlam bir gelişmenin-ilerlemenin temini mümkün hale gelir.

Dilerseniz bu misalin ışığında manevi hayatımıza ve faaliyetlerimize bir göz atalım…

Dünya, âhiret hayatının kazanılması için yaratılmış bir manevi ticaret yeri olduğuna göre, o ticaretle ilgili faaliyetlerin de yıllık muhasebeye tabi olması gayet tabiidir.

Bu muhasebenin en önemli vakti de üç ayların içindedir… Velâdet, Regâib, Mi’rac, Berat Kandili ile başlayıp Kadir Gecesiyle biten devreye rastlar.

Tefsirlerde Duhan sûresinin 2, 3 ve 4. âyetlerinin Berat Gecesinden bahsettiği bildirilmektedir. Cenab-ı Hak buyuruyor ki:

“Haa miiiim… Apaçık kitaba yemin olsun ki, Biz onu (Kur'anı) mübarek bir gecede indirdik. Biz, gerçekten uyarıcıyız. Onda (o mübarek gecede), her hikmetli iş katımızdan bir emirle ayırt edilir...”[3]

Bir kısım âlimlere göre, ayette geçen bu mübarek gece Kadir Gecesidir.

Ashaptan İkrime bin Ebi Cehl'in (r.a.) de dahil olduğu bir grup âlim ise; bu gecenin Berat Gecesi olduğunu söylemişlerdir.

Her iki tefsiri telif eden/birleştiren diğer bir görüşe göre de, hikmetli işlerin ayırımının yapılmasına Berat Gecesinde başlanmakta ve bu iş Kadir Gecesine kadar devam etmektedir.

Keza Kur'ân'ın bu gecede indirilmesi meselesini de âlimlerimiz, şöyle açıklamışlardır:

Berat gecesi, Kuran-ı Kerimin Levh-i Mahfuzdan dünya semasına toptan indirildiği gecedir. Buna inzal denir. Kadir Gecesinde ise Peygamber Efendimize (s.a.v.) ilk kez ve parça parça indirilmeye başlanmıştır. Buna da tenzil denir.

Kur’ân-ı Kerim, Rasûlüllah Efendimizin (s.a.v.) peygamberliği süresince, Cibrîl-i Emîn vâsıtasiyle 23 yılda, sebepleri ortaya çıktıkça peyderpey, yavaş-yavaş, sûre-sûre, âyet-âyet tedrîcen indirilmiştir. Buna “tenzîl” denir. Allah Teala, “Muhakkak ki O (Kur’an) âlemlerin Rabb’inin tenzîldir (O’nun indirmesidir)”[4] buyurmuştur.

13 yıl kadar süren Mekke devrinde, daha çok inançla alâkalı mevzûlar, şirkle mücâdele ve ibretli kıssalar ağırlıkta olmak üzere Kur’ân’ın üçte birinden az eksiği inmiştir. Bir de “inzâl” vardır ki, o da Levh-i Mahfûz’dan, semâda meleklerin kıblesi olan Beytü’l-İzze’ye (ki buna, Beytü’l-Ma’mûr da denir) topluca indirilmesidir.

Milâdî 622 yılında Mekke’den Medîne’ye hicret vuku’ bulmuş, şer’î hükümlerle alâkalı âyetler daha çok orada inmiştir. Bir yandan ibâdetler, cihad, âile, mirasla alâkalı hükümler; diğer yandan da cezâ, muhâkeme usûlü, muâmelât ve devletlerarası münâsebetlerle ilgili esaslar burada nâzil olmuştur. Çünkü artık Medîne’de bu hükümleri tatbik edecek bir İslâm Devleti vücuda gelmiştir.

***

BU GECEDE TEFRİK EDİLEN “HİKMETLİ İŞLER”

Mehmed Zihni Efendi merhum bizlere, Şaban’ın 15. Gecesi hakkında şu kıymetli bilgeleri vermektedir:

“O mübarek Berat Gecesi yıllık, Kadir Gecesi de ömürlük günahı yok edicidir. Bu gece ertesi senenin proğramı, hayat, rızık, izzet ve şeref gibi işlerin takdir olunduğu gecedir. Allah Teala o gece hakkında, ‘Her hikmetli işe o gecede hükmedilir’ buyurmuştur. O mübarek gecede Cenab-ı Hak hayrı, iyiliği ve güzelliği yağmur gibi yağdırır. Beş gece vardır ki, onlarda dua geri çevrilmez: Cuma gecesi, Receb’in ilk Cuma gecesi (Velâdet gecesi), Şaban’ın on beşinci gecesi (Berat gecesi), Ramazan Bayramı gecesi, Kurban Bayramı gecesi”.[5]

Evet o gece İlâhi rahmet çağlayanlar gibi coşmuştur. Berat Gecesi beşer mukadderatının programı çizilirken insanlara verilen bu İlahi ihsan ve ikramlar eşsiz bir fırsattır. Bu fırsatı değerlendirip günahlarını affettirebilen, gönlünden geçirdiklerini bütün samimiyetiyle Cenab-ı Hakk'a iletip isteklerini Ondan talep eden, hastalık-bela ve musibetlerden Ona sığınan bir mü’min ne kadar bahtiyardır. Buna karşılık, her tarafı kuşatan o rahmet tecellisinden istifade edemeyen, o feyiz ve nurdan mahrum kalan bir insan da elbette ki ne kadar bedbahttır!

***

BU GECENİN BAZI HUSUSİYETLERİ

1. Kıble, bu gecenin gündüzünde değişmiştir.

Bilindiği gibi Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Mekke’de iken namazlarını Kudüs’e yönelerek kılardı. Medine’ye hicret ettikten sonra da yine Mescid-i Aksâ’ya doğru dönerek namazlarını edâ ediyordu. Bu sebeple Mescid-i Nebevî inşâ edildiği zaman kıblesi Kudüs’e doğru yapılmıştı. Bu da Yahudileri çok sevindirmişti. Onlar şöyle diyorlardı:

“Muhammed (s.a.v.) bizim kıblemize dönüyor da bizim dinimizi beğenmiyor.”

Halbuki Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Hz. İbrahim’in kıblesine yönelmek istiyor ve Allah Teâlâ’ya bu hususta duâ ediyordu. Hicretin ikinci yılında şâbân ayının onbeşinde bir ziyaret için Benî Seleme yurduna gitmişti. Cemaatle birlikte mescidde öğle namazının ikinci rek’atini edâ ederken Kıble’nin Kâbe olduğunu beyan eden âyet nâzil oldu. Bu İlâhî vahiy üzerine Rasûlüllah Efendimiz namaz içinde iken Kâbe-i Muazzama tarafına döndü. Cemaat da safları ile birlikte Kâbe’ye doğru yöneldiler. İşte bunun için o mescide, “Mescidü’l-Kıbleteyn: iki kıbleli mescid” adı verildi.

2. Her mühim işin bu gecede hikmetli bir şekilde ayrımı ve seçimi yapılır. Yani bütün insanların gelecek seneye kadar rızıkları, ecelleri ve diğer işleri bu gecede yazılır, vazifeli meleklere taksim edilir.[6]

İbn Abbas'tan (r.anhüma) rivayet edildiğine göre, hikmetli işlerin birbirinden ayırt edilmesi şu şekilde cereyan etmektedir:

Bu seneden gelecek seneye kadar meydana gelecek olayların hepsi ayrı-ayrı melekler tarafından defterlere yazılır. Rızıklar, eceller, zenginlik-fakirlik, ölümler-doğumlar… hep bu esnada kaydedilir. O yılki hacıların sayısı bile bu devrede takdir olunur. Herkesin ve her şeyin o sene içindeki mukadderatı kayda geçirilir. Ve…

- Rızıklarla alakalı defterler Mikail aleyhisselâma verilir.

- Harp ve darplerle/savaşlarla ilgili zabıtlar Cebrail aleyhissalama...

- Amellerle alakalı nüsha dünya semasında vazifeli olan İsrafil aleyhisselama verilir.

- Ölüm ve musibetlerle ilgili defter de Azrail aleyhisselâma teslim edilir.

Fahreddin Râzî hazretlerinin (rh.) açıklamasına göre bu defterlerin düzenlenmesi Berat Gecesinde başlar, Kadir Gecesinde tamamlanarak her defter sahibine teslim edilir.

3. Berat Gecesi’nde kılınan namazların, okunan Kur’ân’ların... Yapılan tesbih-tahmid ve zikirlerin... Getirilen tevhid ve tekbirlerin... Edilen tevbe ve istiğfarların... Dua-niyaz ve ilticaların fazileti çok büyüktür.

Bu geceye mahsus 100 rek’at namaz vardır. Hak Dîni Kur’ân Dili’nde, Fütühât-ı İlâhiyye Tefsîri’nde, Ruhu'l-Beyan'da, Sâvî’de, İmam-ı Gazali hazretlerinin İhyâ'sında ve daha pek çok İslâm âliminin eserlerinde, Berat Gecesinde kılınması tavsiye edilen bu yüz rekât namaz hakkındaki rivayete yer verilmiştir. Her ne kadar bazıları bu namazın sünnette yerinin olmadığını, “bid'at” olduğunu filan söyleseler de, bunlara kulak asmayıp bu namazı ihmal etmemek, mutlaka kılmaya gayret etmek lazımdır.

4. Hz. Ali (r.a.) anlatıyor: Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Şâban ayının 15. gecesi olunca o geceyi ibâdetle, gündüzünü de oruçla geçiriniz. Çünkü rahmet-i ilâhî o gece güneşin batması ile dünya semâsına (rahmetiyle) iner ve Allah Teâlâ şöyle buyurur: ‘Bağışlanmak isteyen yok mu, günahlarını bağışlayayım. Rızık isteyen yok mu, rızkını vereyim. Bir derde müptelâ olan yok mu, onu sağlığına kavuşturayım.’ Bu hâl güneş doğuncaya kadar devam eder.” [7]

Hz. Âişe (r.anhâ)anlatır:

“Rasûlüllah (s.a.v.) geceleyin kalkıp namaza durdu; secdeyi o kadar uzattı ki ruhunu teslim ettiğini sandım. O’nu böyle hareketsiz görünce kalkıp baş parmağını hareket ettirdim, sonra geri yerime döndüm. Secdesinde şöyle duâ ettiğini işittim:

“Allâh'ım! Azâbından affına sığınırım, gadabından rızâna sığınırım, Sen’den yine Sana sığınırım. Ben Sen’i Sen’in övdüğün gibi övemem."

Başını secdeden kaldırıp namazdan ayrılınca,

- “Bu gece hangi gecedir bilyiyor musun?” dedi. Ben,

- ‘Allah ve Resûlü daha iyi bilir’ deyince,

- “Bu gece Şâban’ın 15. gecesidir. Allah (c.c.), Şâban’ın 15. gecesinde kullarının hâline muttâli olur, bağışlanmak isteyenleri bağışlar, yardım istiyenlere de yardım eder, dertlerinden dolayı afiyet dileyenlere sağlık ve afiyet verir” [8] buyurdu.

5. Sevgili Peygamberimize (s.a.v.) ümmetinin tamamına şefaat etme salâhiyeti bu gecede verilmiştir. Rasûlüllah Efendimiz, Şâban’ın 13. gecesinde ümmetine şefaat edebilmek için iltica etmiş, Cenâb-ı Hak duâsını kabul ederek ümmetinin üçte birine şefaat etme salâhiyetini vermiştir. Şâban’ın 14. gecesinde ümmetinin üçte ikisine, 15. gecesinde de ümmetinin tamamına şefaat etme salâhiyeti verilmiştir.[9]

6. Bu gecede umumî af îlan edilir. Allah Teâlâ, Berat Gecesi’nde bütün Müslümanlar’ı affeder. Ancak bu umumî affın dışında kalanlar da vardır. Her ne kadar insan, mahlûkâtın en şereflisi ve Allah’ın yeryüzündeki halifesi/temsilcisi ise de, zaman-zaman dünya ve âhiret dengesini iyi ayarlayamamakta… Sanki gâyesiz yaratılmış gibi hareket edebilmekte... Ve böylece Allah’ın haram kıldığı bazı kötülükleri işleyebilmektedir.

İşte -kısmetse- idrâk edeceğimiz Berat Kandili’nde Mevlâmız, Müslümanlar’ın yapmış olduğu günahları bağışlıyor... Elimizden geldiğince bu mübârek geceyi ihyâ ederek İlâhi affın şumûlüne girmeye çalışmalıyız.

Bu gecede af edilmeyen insanları, Hz.Âişe (r.anhâ) vâlidemizin rivayetinde Fahr-i Âlem Efendimiz (s.a.v.) şöyle açıklamaktadırlar:

“Bir gece Rasûlüllah (s.a.v.) yanıma geldi elbiselerini çıkardı, biraz durduktan sonra tekrar giyindi. Peşine takıldım. Bâki’ kabristanlığında insanların ve şehitlerin affı için duâlar etti. O’na:

- “Anam-babam fedâ olsun. Sen Allah’ın rızâsının peşinde iken ben de dünyanın peşindeyim” diyerek gedi döndüm ve evime geldim. Rasûlüllah (s.a.v.) da ardımdan içeri girdi. Sık-sık soluk alışımın sebebini sordu. Kendilerine olup bitenleri anlattım.

- “Allah ve Resûlü’nün sana haksızlık sana haksızlık edeceğimden mi korkuyorsun? Cebrâil bana geldi ve 'Bu gece Şâban’ın yarısıdır. Bu gecede Cenâb-ı Hakk, Benî Kelp kabîlesinin koyunlarının tüyleri sayısınca kişiyi cehennemden âzâd eder. Fakat bu gece;

1) Müşrikleri,

2) Kindârları,

3) Akrabaları ile alâkasını kesenleri,

4) Ana-babalarına isyan edenleri,

5) Alkolik olanları, Allah Teâlâ affetmez" [10] buyurdular.

Bir başka rivayette de, "Allah Teala bu gece bütün Müslümanları mağfiret buyurur; ancak kâhin, sihirbaz yahut müşahin (çok kin güden) veya içkiye düşkün olan veya ana babasını inciten yahut zinaya ısrarla devam eden müstesna.”[11] buyrulmuştur.

Diğer bir rivayette ise şöyle buyrulmuştur: "Allah Teâlâ Şâban'ın onbeşinci gecesi tecelli eder ve ana-babasına asi olanlarla Allah'a ortak koşanlar dışında kalan bütün kullarını bağışlar."[12]

Zemzem kuyusunun bu gecede açık bir şekilde coşup çoğalması da bu manaları kuvvetlendiren kutsal bir işaret olarak yorumlanmaktadır.[13]

Üç aylara ayrı bir ruh ve mâna içinde giren Rasûlüllah Efendimiz (s.a.v.) bilhassa Şaban ayına farklı bir hassasiyet gösterir, başka zamanlarda görülmemiş bir derecede ibadete ve âhiret işlerine yönelirdi. Bu ayın çoğu günlerini oruçlu geçirirken, geceleri de diğer gecelerden çok farklı bir şekilde ihya ederdi.

***

CEMAATİN ÖNEMİ

Berat Gecesinde işlenen güzel amellerin, eda edilen ibadetlerin değeri, başka zamanlarda yapılanlardan kat be kat fazladır. Bu bakımdan geceyi tam bir ihlâs ve uyanıklıkla ihya etmeye gayret göstermeliyiz. Ancak o takdirde bu gecede yaptıklarımızla binlerce yıllık ibadet hayatının sevabına, ecir ve mükâfatına kavuşabiliriz.

Bilirsiniz, tek kişinin çalışma ve kazanma gücü maddi hayatta olduğu gibi manevi hayatta da sınırlıdır. Bunun çaresi tek kelimeyle, “cemaat”! Yani aynı gayeyi paylaşan ve dünyada aynı maksatla yaşayan mü'min kardeşlerimizle birlikte teşkil edeceğimiz manevi şirket…

İşte bu şirket, bu cemaat bize, hesabından âciz kalacağımız sınırsız bir manevi serveti kazandırabilir. Üstelik maddi kazançlarda kâr, ortaklar arasında bölünerek küçüldüğü halde, mânevi kârda böyle bir küçülme-azalma olmaz...

Çünkü manevi faaliyetler feyizlidir, bereketlidir, nurludur. Onların maddi eşya gibi bölündüğünde-paylaşıldığında küçülmesi-azalması-eksilmesi söz konusu değildir.

***

BERAT GECESİNDE İBADET

Gecenin manevi değeri dolayısıyla namaz, Kur'ân tilaveti, secde, zikir, tevhid, tahmid, tesbih, tekbir, istiğfar, dua ve niyazla geçirilmesi… Bu gece vesilesiyle, yardım edilmesi gereken kişi ve müesseselere yardımda bulunulması ve benzeri hayırlı amellere özel bir önem atfedilmesi gerekir ki, müstehaptır.

Bazı mâneviyat büyüklerinin bu gecede şöyle dua ettikleri bildirilmiştir:

"Allah’ım! Eğer ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. İsmimi şayet şakiler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen buyurdun ki, 'Allah dilediğini siler yok eder, (dilediğini de) sabit bırakır, Ümmü’l-Kitap (bütün kitapların aslı olan Levh-i Mahfuz) Onun nezdindedir."[14]

***

Dilerseniz şimdi de gelelim bu geceyi ihya için Allah dostları tarafından tavsiye edilip komprime/derli-toplu hale getirilmiş ibadet listesine…

Berat Gecesinde hiç olmazsa bir Tesbih namazı kılınır.

Bu gecede “Hayır namazı” namıyla 100 rek’at bir namaz vardır ki, kılan kimse o sene ölürse, şehitlik mertebesine nâil olur.

Namaza şöyle niyet edilir:

“Yâ Rabbî, niyet ettim senin rızâ-i şerifin için namaza. Beni afv-ı ilâhine, feyz-i ilâhine mazhar eyle. Kasvet-i kalbten dünya ve âhiret sıkıntılarından halâs eyleyip, süadâ defterine kaydeyle.”

Her rek’atte Fâtiha’dan sonra 10 İhlâs-ı şerif okunur. İki rek’atte bir selâm verilerek 100 rek’ate tamamlanır. Her rek’atte 100 İhlâs-ı şerif okumak suretiyle 10 rek’at da kılınabilir.

Namazdan sonra; (Allah Teâlâ’nın “Hû” ism-i şerifinin ebced hesabına göre adedi olan) 11 şey, (Rasûlüllah Efendimiz’in ismi olan “Tâhâ”nın ebced hesabıyla âdedi olan) 14 kere okunur.

Bunlar;

1. İstiğfar: 14 kere,

2. Salevât-ı şerife: 14 kere,

3. Fâtiha-i şerife (Besmeleyle): 14 kere,

4. Âyetü’l-Kürsî (Besmeleyle): 14 kere,

5. Tevbe sûresinin son 2 âyeti olan “lekad câeküm...” (Besmeleyle): 14 kere,

6. 14 kere “Yâsin, Yâsin...” dedikten sonra 1 Yâsîn-i şerif (Yâsîn-i şerifte 7 zâhirî, 7 bâtınî “mübîn” vardır, böylece o da 14 olur.)

7. İhlâs-ı şerif (Besmeleyle): 14 kere,

8. Felak sûresi (Besmeleyle): 14 kere,

9. Nâs sûresi (Besmeleyle): 14 kere,

10. “Sübhânellâhi ve’l-hamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azıym”: 14 kere,

11. Salavât-i şerife (Salât-ı Münciye okumak efdaldir): 14 kere okunur. Bundan sonra duâ edilir.[15]

İslâmi idrak ve imanî şuurla ihya etme gayretinde olacağımız Berat Gecesinin topyekün İslâm âlemi için hayırlara, huzur-sükun ve saadetlere vesile olmasını Cenab-ı Rabbi’l-âlemin’den niyaz edelim. Edelim ki Müslümanların bahtı açılsın; zulümler son bulsun, İslâmi hayat ve hizmetlerin önündeki engeller yıkılıp yok olsun. Amin...

***

BERAT GECESİNDEN SONRASI…
RAMAZAN HAZIRLIKLARI


Refik Halid’in kaleminden ramazan hazırlıkları:

“Berat Kandili geçince evde ramazan hazırlığına başlanırdı; İki hafta süren bu hazırlık esnasında evler, baştan ayağa yıkanır, günlerce tahta gıcırtıları, İstanbul şehrine, sokaklarından kağnılar geçen bir Anadolu kasabası âhengi verirdi.

Ramazandan bir-iki hafta evvel babam, bir sabah ‘evrâd’ını okuduktan ve namazını kılıp zikrini bitirdikten, ‘Sabâh-ı şerifler hayrola, hayırlar fethola, şerler defola!’ diye duâsını da tamamladıktan sonra –başında keten takke, sırtında nafe kürk, burnunda altın gözlük– köşesine hususi bir ehemmiyetle oturur, evin erkânını nezdine çağırırdı...

Önünde hokka, kalem ve elinde bir defter hazır... İctimâdan maksat, ramazan erzâkını tesbit etmek, yani listesini yapıp Asmaaltı tüccarlarından yağcı İbrahim Bey’e göndermek...”[16]


KAYNAKLAR
[1] Tevbe suresi, 9/1; Kamer suresi 54/43. Ayetlerin mealleri: 1. “Allah ve Rasûlünden kendileriyle andlaşma yapmış olduğunuz müşriklere bir berâet (ihtar)!”, 2. “Şimdi sizin kâfirleriniz onlardan daha mı iyiydiler, yoksa kitaplarda sizin için bir berâet (garanti) mi var?”
[2] Berki, Ali Himmet, Istılah ve Tabirler, s. 32; Pakalın, M.Z., Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, 2, 360.
[3] [3] Duhan suresi, 44/1-4.
[4] Şuara sûresi, 26/192.
[5] Nimet-i İslâm, Kitabü’s-Salât bölümü.
[6] Hak Dîni Kur’ân Dili, 6/4295.
[7] Hafız el-Münziri, Terğîb ve Terhîb, 2, 119.
[8] Hafız el-Münziri, a.g.e., 2, 119.
[9] Tefsîru Âlusî, 25/112.
[10] Hafız el-Münziri, a.g.e., 4, 359; Bkz. İbn Mâce, Sünen, Mukaddime, 191.
[11] Hafız el-Münziri, a.g.e., 2, 118.
[12] İbni Mace, Sünen, İkametü's-Salât, 191; Tirmizî, Sünen, Savm, 38.
[13] Elmalılı, a.g.e., 5, 4295.
[14] Mecmûatü’l-Ahzâb, 1, 597; Ra’d Suresi, 13/39.
[15] Mübarek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye edilen DUA ve İBADETLER, Fazilet Neşriyat, İstanbul, 1983, s. 35-36-37.
[16] Üç Nesil, Üç Hayat, s. 129-130.

HALİS ECE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Süleyman Hilmi Tunahan hazretlerinin bağlıları (Süleymancılar) hangi partiye oy verecek? | Hangi parti tercih edildi? | Mehmet Fahri Sertkaya (video)

Cemaat merkezi ( Muhterem Alihan Kuriş Beyağabey ) kararını açıkladı: KESİNLİKLE OY YOK! Kesinlikle AKP'ye ve MHP'ye oy ve...