" Genç yaşında veliyy-i nimeti uğrunda canını feda etmiştir." Çerkez Hasan Vak'ası |
122 yıl önce bu gece. 1876 senesi Haziran ayının 15'i Perşembe günü. İstanbul aylardır olaylar, söylentilerden doğan bir heyecan içindedir. Sultan Aziz tahttan indirilmiş, kapatıldığı sarayda intihar ederek veya öldürülerek tarih sahnesinden çekilmiş, özel serveti yağma edilmiş ve aklen malul olduğu bilinen Sultan V. Murad tahta çıkarılmıştır. Bilinmektedir ki, yeni padişahın bir fetva ile tahttan indirilmesi söz konusu edilmektedir. Arnavutluk ve Balkan isyanları henüz bastırılamamıştır.
Üstelik bir de Girit isyanı başımıza bela olmuştur. Bu nedenle hükümet her gece bir nazırın yani bakanın konağında toplanmakta ve durumu yakından izlemektedir. Bu geceki toplantı Sultan Aziz'in hal ve katledilmesinde birinci derece sorumlu sayılan Serasker Hüseyin Avni Pasa'nin da katıldığı Midhat Paşa'nın konağında yapılmaktadir. Oradadırlar.
***
Sağ Kolağası Hasan Bey ünlü bir Çerkez ailesinin çocuğudur. Çerkezlerin Zevş kabilesinden Gazi İsmail Bey'in oğludur. Ama bu kadar değil. Azledilen ve sonra hayatına son verilen veya veren Abdülaziz'in dördüncü hanımı Neş'erek Kadın Efendi'nin de kardeşidir. Yani padişah bu yakışıklı, cesur, atılgan ve korkusuz 26 yaşındaki delikanlının eniştesidir. Öyle kolay kolay dokunulacak kimse değildir. Nitekim daha sonra yola çıkacağına dair söz vermiştir. Ama o 15 Haziran gecesi önce enistesi padisahin olumunden sorumlu saydigi Serasker'in Pasalimani'ndaki yalisina gitmis, bulamayinca geri donmus, Sirkeci'de bir meyhanede kafayı çekmiş ve sonra uzerindeki dört tabanca ve bir av bıçağı ile Midhat Paşa'nın konağına gitmiştir.
***
Konağın kapısında on beş nöbetçi ve muhafız vardır. Kendisini yukarı bırakırlar. Bilmezler niyetini. Tarihlerin Çerkez Hasan Vak'ası diye andıkları olayın kahramanı toplantı odasına girer ve evvela Serasker'i göğsünden ve karnından vurur. Diğer bakanlar, sofaya ve yandaki odalara kaçarlar. Dışişleri Bakanı Raşid Paşa da bir koltukta bayılıp kalmıştır. Serasker Paşa henüz ölmemiştir. Çerkez Hasan, üzerindeki bıcakla kendisini delik deşik eder ve yetişen askerlere teslim olur. Son anda merdivende kendisine hakaret eden bir subayı çizmesinden cıkardığı tabanca ile vurur. Bu baskının bilançosu beş ölü ve dört yaralıdır.
Hasan Bey ordudan atılır ve Divan-ı Harp tarafından idama mahkum edilir. Olaydan bir gün sonra da Ayazi Meydanı'nın büyük kapısının yakınındaki dut ağacına asılır. İdamından önceki gece aldığı yaraları tedavi etmek icin gelen doktora "Beni yarın asacaklar. Şimdi tedavi zahmetine ne hacet?.." diyerek doktoru geri göndertmesi ile de ünlenir ölümden sonra.
***
Peki bu çılgınca baskın ve cinayetlerin sebebi ne idi:
Büyük tarihçimiz İsmail Hami Danişmend, Serasker Pasa'ya eniştesinin tahttan indirilip öldürtülmesinin mes'uliyeti dışında bir sebep daha anlatır ve aynen der ki:
- Sultan Aziz'in haremi ve Hasan Bey'in ablası olan Neş'erek Kadın Efendi, padişah ve halifenin tahttan indirilmesinden sonra Fer'iye Sarayı'na götürülmüştür. Bu esnada eski padişaha ve ailesine hırs ve kin besleyen bir görevli; hanım sultanın üzerinde ve başındaki şalı kaba ve terbiye dışı bir şekilde çekip almış ve kendisini oradaki askerler ve diğer erkekler önünde bir İslam halifesinin haremine asla yakışmayacak şekilde o zamanın anlayışına göre çıplak bırakmıştır. Neş'erek Hanım Sultan, dört gün sonra vefat etmiştir. Soydan gelen ahlaki anlayışa göre Çerkez Hasan Bey'in saltanata, eniştesine ve ablasına yapılan bu hareket ve hakaretleri affetmesi o zamanın ölçüleri içinde elbette imkansızdı.
***
Ya sonrası. Çerkez Hasan Bey'i, törensiz ve sessiz sedasız Edirnekapı Kabristanı'na defnederler.
Aradan zaman gecer. Tahta Sultan Hamid çıkar. Hasan Bey'in mezarını yaptırır ve kitabesine de şu ibareyi yazdırır;
"Genç yaşında veliyy-i nimeti uğrunda canını feda etmiştir."
İlhan Bardakçı
Zaman,15.06.1998
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.