Birileri büyük oyunlar kuruyor; Suriye’li mültecilerin kaldığı Boynuyoğun kampında neler oluyor? Neden kimse bunları sorgulamıyor? |
Tayfun Talipoğlu, Suriye’li mültecilerin kaldığı Boynuyoğun kampında röportajlar yaptı. 5 Nisan günü TV8’de yayınlanan haber programına katılan Talipoğlu’nun çarpıcı açıklamalarından bazı satırbaşları şöyle:
-“Suriyeli’lere kurulan kamp, deprem kampları dahil olmak üzere bugüne kadar gördüğüm en iyi kamp. Çarmaşırlıklardan, okula, meslek kurslarından spor alanlarına kadar her şey var. Tatil köyü gibi...
-Gelenlerden sadece yüzde 20’si Esad rejiminden kaçtığını söylüyor. Diğerlerine bazı vaatlerde bulunulmuş ve öyle gelmişler. Hiçbiri kaçmış gibi değil, yanında güvercinlerini getirenler bile var.
-Askerlerimiz kampta silahsız nöbet tutuyorlar. Dışişleri görevlileri de her ihtiyacı karşılamaya çalışıyor. Ama buna rağmen en ufak bir talepleri karşılanmadığında oturma eylemi yaparak devlet görevlilerini şikayet etmekle tehdit ediyorlar. Biraz sinirlenince “Bana Başbakan Erdoğan’ı bağlayın” diye bağırıyorlar.
-Konuştuğum bir Suriye’li bana, ‘Ne söylememi istiyorsan onu söyleyeyim’ dedi. Yani bizim dünya medyasından duyduğumuz bir çok bilgi doğru değil.
-Suriye’de baskı ve ayrımcılık gördüğünü söyleyenler, ‘nasıl?’ ya da ‘Size tam olarak ne yaptılar?’ diye sorduğumda cevap alamıyorum. Kimse belirli bir olay anlatmadı.
-Devletin kendilerine verdiği battaniye soba gibi eşyaları para karşılığında satıyorlar.
-İçlerinde çatışmalara katılmış çok az sayıda insan var, diğerleri iş, para ve vatandaşlık vaatleri ile gelmişler.
-Şu ana kadar 20 milyon TL para harcanmış. 20 Trilyon yani... Şu anda bu Suriye’lilere bir de kart dağıtılıyormuş. Harcama yapmaları için, belli limitleri olan kredi kartı türü kartlar bunlar...
-Türkiye bu Suriye’li göçmenlere burada kaldıkları müddetçe bakmak zorunda, her ihtiyaçlarını karşılamak zorunda.
Bunları dinleyince, Van’daki deprem çadırlarını ve oradaki yurttaşlarımızı da düşününce insanın Suriye’li mülteci olası geliyor.”
Tayfun Talipoğlu’nun naklettiği en önemli gözlemi, bu gelenlerin bir çoğunun bir çatışmadan, ölüm tehdidinden kaçıyormuş gibi bir hallerinin olmamasıydı.
Soru şudur: Bu insanları kimler, ne vaatlerle, hangi projeler için buralara getirdiler?
Birileri yıllar önce ilan ettikleri Büyük Ortadoğu Projesi'ni gerçekleştirmek için akla hayale gelen her yöntemi kullanıyorlar mı? Bunun için BOP'un eş başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ı ve hükümetini kullanıyorlar mı? Bu mesele meclisimizde, yüce divanda ele alınmasını gerektirecek kadar ciddi mi? İhanet söz konusu olabilir mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.