Saddam Hüseyin de C.I.A. ajanıydı |
"Ne olduğunu kendisi bile anlayamıyor. Ancak, Gen. Samarrai'nin subay arkadaşlarının darbe için harekete geçmesinden ve Talabani'nin Iraklı birliklere dönük harekâtını başlatmasından sadece 24 saat önce, Beyaz Saray'ın Ulusal Güvenlik danışmanı Anthony Lake imzasıyla şu tâlimat ulaşıyor Süleymaniye'deki CIA merkezine: "Bu hafta sonu için planladığınız eylem boş çıkacak. Yüksek bir başarısızlık riski olduğuna inanıyoruz. Devam etme kararı kendinize aittir." Baer'in, "CIA'de geçirdiğim 19 yıl içerisinde bir benzerini görmediğim" dediği mesaj, kısaca, "Saddam'ı devirmeyi durdurun" diyor..."
***
Daha önce de yazmıştım
Saddam Hüseyin ve CIA ilişkisi... Kendisinden "Dikkatli" diye söz ettiğim bir okur, geçen haftaki yazılar sırasında, "Daha önce yazsaydınız ya" serzenişinde bulundu, hatırlayacaksınız... Bir kaç okur ise, "O okurunuz ya dikkatli değil, ya da sizi yeni okumaya başlamış" uyarısında bulundu bana; savaş ufukta göründüğü sırada yazdığım bir Kulis'i hatırlatarak... 20 Şubat 2002 tarihini taşıyan "Yine Irak meselesi" başlıklı yazımı bir daha okuyabiliriz.
CIA mensuplarının başlarından geçenleri anlatmaları, hele anlattıkları zülfü yâre dokunuyorsa, epey sorunludur. 20 yıla yakın CIA'de 'ajan' olarak çalışmış Robert Baer de sıkıntılı bir süreç yaşamış. şu yakınlarda yayımlanan 'See No Evil: The True Story of a Ground Soldier in the CIA's War on Terrorism' adlı kitabının bizimle ilgili bölümlerini okurken "Hayret" deyip durdum. CIA'nin Kuzey Irak'ı 'yolgeçen hanı' haline getirdiğini, tarafları yönlendirdiğini bir güzel anlatıyor Baer...
Konumuz için olayın bu yönü önemli değil. Önemli olan, CIA'nin ateş hattına yolladığı, yollarken "Kürtleri ayarla, Saddam'a karşı ayaklansınlar" tâlimatını verdiği ajanın yaşadığı hayal kırıklığıdır. Baer, bölgeye geldiğinde, "Kürtler Saddam'ın arkasında ABD'nin bulunduğu komplo teorilerine inanırlar" diye düşündüren tepkilerle karşılaşmış; anlattıklarını okuyunca, bölgeden ayrıldığında kendisinin de aynı komplo teorisine inandığı hissine kapılmamak elde değil.
Baer ve emrindeki CIA ajanları 21 Ocak 1995 tarihinde Kuzey Irak'a geçmişler. O günlerdeki düşüncelerini şöyle aktarıyor: "Bazı Iraklılar Saddam'ın CIA'nin paralı ajanı olduğuna inanıyorlardı. Teoriye göre, Saddam ve ABD Irak'ın İran'ı işgal etmesi konusunda gizlice anlaşmışlar. Amaç, İran'ı dize getirmek. Irak o savaştan tehlikeli bir dev olarak çıkınca, ABD Kuveyt'le elele verip Saddam'ı tahrik etmiş; niyet Irak ordusunu bitirip, dize getirmek. Emperyalizm başka türlü çalışmaz çünkü."
Batılılar komplolara inanmaz; alanda o kadar yıl çalışan Baer de, bölgedeki siyasi aktörlerle tanışıp görüştüğünde işittiği komplo senaryolarını kös dinlemiş. Onun derdi, Saddam Hüseyin iktidarına son vermek; bu amaçla da güç vehmettiği herkesle ilişki kurmuş Baer...
Okuyunca insan bir tuhaf oluyor. Sadece CIA değil, meğer Türkiye'den oralarda cirit atanlar varmış. Kimin elinin kimin cebinde bulunduğu belli olmayan bir coğrafya orası. Baer, biraz da kendiliğinden, iki 'işbirlikçi' bulmuş. Biri PUK lideri Celal Talabani, diğeri de Irak ordusunda generalliğe kadar yükselmiş Vefik Samarrai...
Gen. Samarrai'nin özelliği, Irak muhalefetinden bir çoklarından farklı olarak Saddam Hüseyin ile aynı mezhepten oluşu... Samarrai Sünni. Baer onun varlığını bu sebepten çok değerli buluyor. Samarrai, CIA'ye mensup olduğunu bildiği Baer'in ağzını yoklayıp ondan "Washington Saddam'ın gitmesini gerçekten istiyor" teminatını aldıktan sonra önemli bir bilgi veriyor: "Geride kalmış ve halen Irak ordusu içerisinde görevli arkadaşlarım bir darbe hazırlığı içerisindeler..." Generalin istediği, hazırlığının son aşamasına ulaştıkları darbeye ABD'nin destek çıkması. "Darbe olduğu gün bizi tanımalısınız, yoksa iç savaş çıkar" diyor Samarrai...
Talabani de, Samarrai'den bağımsız olarak, Saddam'ın kuzeye yığdığı birliklere karşı bir harekât başlatmak niyetini açıklar Baer'e... Rakibi Mesud Barzani'nin Saddam ile al takke ver külâh olduğunu ve bu yüzden kendisine güvenilemeyeceğini söyler Talabani. Saddam'ı devirmek istediğini öğrendiği ABD'nin gözüne kendisinin gireceği hesabındadır.
Robert Baer kendisinin Kuzey Irak'a gönderilme sebebini Saddam'ın gerekirse bir darbeyle devrilmesi olarak algıladığı için bu gelişmelerden müthiş heyecanlanır. Heyecanını beş-altı yıl sonra yazdığı anılarında bile ele veriyor. Öğrendiklerini, sürekli ve eksiksiz olarak, Washington'daki âmirlerine "Tâlimatlarınızı bekliyorum" notuyla gönderiyor. Yazdıklarından, günü çoktan tespit edilmiş iki yönlü ve sonuç alması çok muhtemel girişimlerin Saddam'ın sonunu getireceğine samimi olarak inandığı belli oluyor.
Ne olduğunu kendisi bile anlayamıyor. Ancak, Gen. Samarrai'nin subay arkadaşlarının darbe için harekete geçmesinden ve Talabani'nin Iraklı birliklere dönük harekâtını başlatmasından sadece 24 saat önce, Beyaz Saray'ın Ulusal Güvenlik danışmanı Anthony Lake imzasıyla şu tâlimat ulaşıyor Süleymaniye'deki CIA merkezine: "Bu hafta sonu için planladığınız eylem boş çıkacak. Yüksek bir başarısızlık riski olduğuna inanıyoruz. Devam etme kararı kendinize aittir." Baer'in, "CIA'de geçirdiğim 19 yıl içerisinde bir benzerini görmediğim" dediği mesaj, kısaca, "Saddam'ı devirmeyi durdurun" diyor...
Son 24 saat içerisinde Baer kime ulaşacak da "Dur" diyecek? Ok yaydan çıkmış, darbe takvimi çalışmaya başlamış. ABD, "Dur" tâlimatıyla sadece Saddam'a karşı darbeyi boşa çıkarmış olmuyor, Saddam'ı devirecek darbeyi gerçekleştirebilecek askeri kadronun hayatını da tehlikeye atıyor... Anılardan, Gen. Samarrai'nin akrabaları olduğunu söylediği darbeci subayların başarısız darbe girişimleri yüzünden hayatlarını kaybettikleri hissi ediniliyor...
ABD'nin Saddam'ı devirmek amacıyla bir savaşı göze aldığına inanılan şu günlerde Baer ne düşünüyor acaba?
Taha Kıvanç
2003
http://yenisafak.com.tr/arsiv/2003/nisan/20/tkivanc.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.