Yoksa Said-i Nursi'nin 1950'lerde bir gecede ABD başkanının özel uçağı ile ABD'den, Türkiye'ye getirilen ve Fener Rum Patriği yapılan Athanegoras ile ittifak halinde olduğu ve dinler arası diyalog denilen tuzakları ta o zamandan risaleleri ile başlattığı, bunun için "Müslüman iseviler" ve "mazlum hıristiyan şehitler" gibi uydurma ve küfre götüren kavramlar ürettiği ve hatta risale-i nurları onun yazmadığı yönündeki iddialar gerçek mi?
Hepi topu üç ay... Evet, sadece üç ay medrese eğitimine dayanabilmiş, elde tüfek vali vurmaya kalkmış, boynunda dürbün, belinde kama ile padişah huzuruna eşkıya gibi çıkmış ve kürtçülük mücadelesi vermiş, veli sultan Abdülhamid Han Hazretleri tarafından tımarhaneye kapatılmış, sonra af edilmiş, bir takım mihraklar tarafından hapishanelerde süründürülerek halk nazarında mücahid ve mazlum sınıfına konulmuş ve hapishanedeki sobasından bile hatta süreyya yıldızından bile gelecekten haberler aldığını risalesine yazmış bir deliyi kim bu millete Bediüzzaman olarak tanıttı/kabullendirdi.
Risale-i Nur ve Nurculuk bir Yahudi oyunu mu? Deliüzzaman saidi Nursi'yi İngiliz İstihbaratı mı kullandı?
Ve, siz ne zaman soracak ve araştıracaksınız?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.