Çanakkale Savaşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çanakkale Savaşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Temmuz 2012 Salı

"Bölük cihâda devam etsin! Benim kanım da yerde kalmasın!"

"Bölük cihâda devam etsin! Benim kanım da yerde kalmasın!"
"Bölük cihâda devam etsin! Benim kanım da yerde kalmasın!"

27 Mart 1916 târihinde, Irak Cephesi Felahiye Muhârebesi'nde boğazından ağır yaralanan 18. Kolordu, 51. Tümen, 9. Alay emir subayı İstanbul'lu üsteğmen Muzaffer, hayatının son dakikalarına geldiğini görünce, sükûnetle son vazifesini yapmaya başlamış ve konuşamadığından cebinden çıkardığı bir mektup zarfının üzerine kurşun kalemle önce: "Kıble ne yöndedir?" diye yazıp o tarafa dönerek, kalbindeki şehâdeti dille söyleyemediğinden, kana boyanan zarfın ortasına, okunaklı bir şekilde kelime-i şehâdeti yazdıktan sonra, zarfın üç yerine; "Bölük cihâda devam etsin! Benim kanım da yerde kalmasın!" cümlesini yazmış, ikisini imzalayıp üçüncüyü imzalaya-madan son nefesini vermiştir.

20 Mart 2012 Salı

Yakın Tarihimizin En Kazık Sorusuna Cevap Bulundu

Yakın Tarihimizin En Kazık Sorusuna Cevap Bulundu



(Not: başka yerde yok.. Dikkatle okuyunuz.)

"İngilizler Çanakkale savaşında mağlup olup gittiler. Üç sene sonra gelip hiç savaş olmadan boğazı geçtiler. İstanbul'u beş sene fiilen işgal altında tuttular. Bazen bir ay aralıksız bombardıman yaptılar. İnsanımız sokaklarda ölüp kalan anasının, evladının cesetlerini almaya imkan bulamadı. Evlerinden çıkamadı. General Refet Bele bir kolordu ile İstanbul'u kurtarmak istedi. Varlık bile gösteremedi. İyi de birader o zaman bu Gâvur neden İstanbul'u bize bırakıp gitti?" sorusunun en akademik, en ilmi, en bilimsel cevabı...


CEVAP:

18 Mart 2012 Pazar

Nusret mayın gemisi ile gelen nusret/yardım

Nusret mayın gemisi ile gelen nusret/yardım

Çanakkale Boğazı’na Almanlar 377 mayın döşemişlerdi. Fakat İtilaf kuvvetlerinin mayın tarama gemileri, bu mayınları temizlemişler ve gemilerinin rahat bir şekilde Boğaz’dan geçebileceği raporunu merkezlerine iletmişlerdi.


Çanakkale müstahkem mevkii komutanı Cevat Paşa sıkıntılı bir şekilde Mecidiye, Namazgah ve Hamidiye tabyaları arasında mekik dokuyordu. Karargahına gelip, tahta masasına oturduğunda, yorgunluktan gözleri kapandı. Bu kısa uyku esnasında bir rüya görmüştü.

Rüyasında “Denizin üstüne bak“ deniyordu.

Denize baktığında, bir nur halesi görmüş, nur içinde de bir Vav ve Kef harfi görmüştü. Heyecanla uyanmıştı. Soğanlıdere ve Baykuş tabyalarını teftiş için kalktı. Yolu üzerinde, kızının mezarına uğrayıp dua ederken nurani yüzlü bir zat ile karşılaştı.
Nusret
O Zatın “Bir derdin mi var evladım?“ sorusu üzerine gördüğü rüyayı anlattı.
O Zat ona cevaben “Nur zafer işaretidir, Ebced hesabında Kef harfi 20 , Vav harfi 6 rakamını bildirir. İkisinin toplamı 26 eder.”dedi

Cevat Paşa, Binbaşı Nazmi Bey’i çağırıp:


“Depolarımızda kaç mayınımız var ?“ diye sordu


Nazmi Bey:

"Bir asker için mutluluk veren bir şey varsa, Türklerle omuz omuza savaşmaktır." Amiral Liman Von Sanders (video)

"Fransızlar! Türkler gibi mert bir milletle savaştığınız için daima iftihar edebilirsiniz." Fransız Generali (Video)

"Son derece yıpranmış Türkleri, onları koruyan Cenab-ı Allahlarından ayırmak için başka ne yapılabilir?" Hamilton (video)

"Kardaşlarım! Alın bu ekmeği düşmanla çarpışan yiğitlere yedirin. Ekmek boşa gitmesin." Er Hüseyin - Çanakkale Savaşı (video)

Ali bir allı turnadır şimdi.. Süzülür Rabbine... Rabbine... Çanakkale Savaşında Vanlı Ali... (video)

Gidin! Alnından öpün bu vatan için can veren şehitleri - Çanakkale Şehitleri (video)

Kumandanım! Allah aşkı için hakkımı helal ettim - Çanakkale Savaşı (video)

17 Mart 2012 Cumartesi

Çanakkale Savaşının simgesi haline gelen bu fotoğraf Çanakkale Savaşına ait değil

Çanakkale Savaşının simgesi haline gelen bu fotoğraf Çanakkale Savaşına ait değil

Fotoğraftaki kişilerin Bolu’nun Elmalık Köyü’nden İbrahim Bayseç ile Niyazi Yıldırım oldukları, İzmir’deki Çiğli Havaalanı’nda 1930′da işçi olarak çalışırken Alman bir pilot tarafından fotoğraflarının çekildiği ortaya çıktı. CHP Bolu İl Teşkilatı’nın geçen yıl bastırdığı afişlerde babasının fotoğrafını görünce şaşıran 65 yaşındaki Seyran Bayseç, “Babamın o fotoğraf ile savaşın simgesi haline geldiğini öğrendim. Ancak babam 1911 doğumlu. Yani Çanakkale Savaşı başladığında 4 yaşındaydı. O fotoğraf babam Çiğli Havaalanı’nda işçi olarak çalışırken çekilmiş” dedi.
Çanakkale Savaşı’nın simgesi olarak partilerin, dernek ve odaların, birçok resmi ve özel kurumların afişlerinde kullandığı fotoğrafta yırtık kıyafetleri, ayakkabısız halleriyle gazete ve televizyonlara konu olan, Çanakkale Savaşı’nda vatanı için savaşan askerler lanse edilen kişilerin Bolu’nun Elmalık Köyü’nde oturan İbrahim Bayseç ile Niyazi Yıldırım oldukları ortaya çıktı.
Bayseç ve Yıldırım’ın, İzmir Çiğli Havaalanı’nda işçi olarak çalışırken bir Alman pilota poz verdikleri, pilotun torununun geçen yıllarda fotoğrafı internette satışa çıkarması üzerine fotoğraf Çanakkale Savaşı ile simgeleşti.

CHP AFİŞİNDE BABASINI GÖRDÜ
CHP Bolu İl Teşkilatı’nın seçim propagandası çalışmaları kapsamında bastırdığı afişlerde babasının fotoğrafını görünce şaşıran 3 çocuk babası müteahhit Seyran Bayseç, partiye giderek fotoğrafı nereden bulduklarını sordu.
Fotoğrafın Çanakkale Savaşı’nın simgesi olduğu cevabını alınca şaşkınlığı artan Seyran Bayseç, “Babam Çanakkale Savaşı’nda 4 yaşındaydı. Nasıl böyle bişey olabilir?” diyerek şaşkınlığını söyledi.

FOTOĞRAF ÇİĞİLİ HAVAALANINDA ÇEKİLDİ

"Alun şu uğursuzu! Bana bahalıya oturdu." - Çanakkale Savaşından bir kahramanlık hikayesi daha...

"Alun şu uğursuzu! Bana bahalıya oturdu." - Çanakkale Savaşından bir kahramanlık hikayesi daha...


Çanakkale'de; Kanlısırt'taki düşmanın ileri siperlerinden birinde bir mitralyöz, fırkanın bütün cephesini taciz ediyordu. Daha bitirilememiş gizli yollardan bâzıları bu mitralyözün ateşi altında idi. Ara sıra sipere gelirken vurulanların acı haberlerini alıyorduk...

Gece toplanmış konuşuyorduk. Sohbetimiz bu uğursuz mitralyöz üstünde dönüp duruyordu:

- Ey!.. Bu mitralyöz tahrip edilemeyecek mi?

- Siperler yakındır, topçu ateş edemez.

- Bir hücum yapsak! -Kumandan müdâfaada kalmayı tercih ediyor.

- Sen ne dersin ha, Mustafa Çavuş; can sıkmaya başlamadı mı bu mitralyöz?

O, cevap vermedi; derin derin düşünüyordu; Akşehir'in Karapınar nahiyesinden Mehmed oğlu Mustafa, en babayiğidimiz idi. Bahis değişmek üzere iken Mustafa Çavuş: 'Ben bunu gidip götürürün!" dedi. "Satmıyorlarmış gâlibâ!..." diye latife ettik. Fakat o, hiç tavrını bozmadı. Kendini siperin üstüne fırlattı. İki hemşerisi arkasından koştu. Hepimiz heyecandan sararmış, tüfekleri sıkıyorduk. Şu dakika hücuma kalkmak için öyle dayanılmaz bir arzu duyuyorduk ki. Hey yâ Rabbi, eğer gidenler gelmeyecek olurlarsa!..

Bir zâbitin hatıra defterinden Çanakkale

Bir zâbitin hatıra defterinden Çanakkale



30 Ağustos 1915: 
Gecesi bölüğümün birinci takım çavuşu: "Efendim", dedi. "Bizim takımdan Oruçoğulları'ndan Kamanlı Sâdık siperden fırladı. Düşmanın gündüz attığı torpillerin patlamayanlarını kucaklayıp düşman siperlerinin önüne götürüp bırakıyor. Kendisine o kadar söyledik, etme be Sâdık, tehlikedir, dedik ama dinlemedi." Ve eliyle göstererek:
-  "İşte!" Dedi, "Bakın..." Döndüğünde Sâdık'ı çağırdım;
- "Sâdık ne yaptın?", dedim.
- "Yarın yine bize atsın diye mi düşmana torpil taşıyorsun?" 

- "Hayır beyefendi", dedi. "Onları kendi kazdıkları kuyuya düşüreceğim."
-  "Nasıl, onlara cephane, mermi, torpil taşıyarak mı?"
-  "Kusura bakma beyefendi... Bana yarın sabaha kadar müsâade et... O zaman düşman siperlerinde kazılacak kuyuları görürsün..."


Maksadını anlamıştım; bu yiğit ve fedakâr vatan evladını bakışlarımla ve bütün ruhumla takdir ve teşvik ederek:

Tophaneli İsmail Hakkı ve Nusret Mayın Gemisi (Video)

Tophaneli İsmail Hakkı ve Nusret Mayın Gemisi (Video)

"Milleti doğuran da ana, yaşatan da." - Bir Annenin Oğlunu Cepheye Uğurlayışı

Bir Annenin Oğlunu Cepheye Uğurlayışı


Çanakkale istihkâmında Mehmed oğlu Seyyid Çavuş'un
 275 kilo ağırlığındaki mermiyi sırtında taşıması
Sonbaharın aysız gecelerinden biri idi. Bulutlar birbiri üzerine yığılmış, hava, top­rakla bu bulut kütlesi arasına sıkışmış, ağır­laşmış, göğüs daralmasına uğrayan insanlar gibi sıcak dalgalarıyla teneffüsü, boğucu bir tazyîk altına almıştı. Karanlık o kadar yoğun­du ki sakin yıldızlı geceler bu korkunç karan­lığa nisbetle adetâ gündüz sayılabilirdi. Yağ­mur bardaktan boşanırcasına dökülüyor, ça­kan şimşekler gökleri yere indirecek gibi yı­kıyor, parçalıyor, güya savaşa giden askerle­ri top ve bomba bombardımanlarına alıştır­mak istiyormuş gibi kulakların zarını patlata­cak derecede muttasıl devam ediyor, yıldı­rımlar birbirine rekabet edercesine zikzaklı, ateşli kırık çizgileriyle tesadüf ettiği tabiî ve sınaî, açıkta bulunan her tepe noktayı tahrip edip yakmakta olanca şiddetiyle çalışıyordu. Tabîatın kıyametten numuneler gösteren bu dehşetli hengâmesinde, beşerin kudret ve azmine delil olan bir faaliyet, bir askerî faali­yet, bütün intizamıyla, bütün sekînet ve ihti­şamıyla devam ediyor, harekâtına zerre ka­dar halel getirmeden bir dakîkasını bile kaçırmıyordu.

Çanakkale Sadece Türk'ün Zaferi Değildi. Tek Bir Millet Vardı, O da İslam Milletiydi

Çanakkale Sadece Türk'ün Zaferi Değildi. Tek Bir Millet Vardı, O da İslam Milletiydi
Hangi Türk ordusu.. Osmanlı ordusu, hiçbir zaman sadece Türklerden oluşmadı.. İslam ümmetinin ordusu idi o ve içinde bütün Müslüman unsurlar vardı. Çanakkale savaşında ise işin garib tarafı başımızda bir Alman generali olan Liman Von Sanders vardı.

... ... ... 

Savaş, İttihat Terakki cuntasının ihaneti sonucu, Braslav ve Goben gemilerindeki askerlere fes, gemi gönderine Osmanlı bayrağı asarak bizim adımıza Almanların Rusya’ya saldırması ile başladı..

Yani savaşı başlatan taraf biz olmuş olduk. Bir oyunla saldırgan ülke konumuna düşürüldük..

Osmanlı’nın “Türklük ve vatan müdafası” diye bir derdi yoktu. “Cihad-ı fillah oluptur niyyetüm” derlerdi.. Namık Kemal, “Vatan yahud Silistre” kitabını yazınca, “Vatan” dediği için hapse atılmıştı.. 1900’lerin başında Osmanlı’da Türkleşme, İslamlaşma, Muasırlaşma tartışmaları başlamıştı bir yandan.

Bir yandan da Mehmet Akif milliyetçiliğe, ırkçılığa karşı çıkan şiirler yazıyordu:

Sultan II. Abdülhamid Han Çanakkale'ye Düşman Taarruzu ihtimalini Göz Önünde Tutmuş ve Gerekli Tahkimatı Yapmıştı


Sultan II. Abdülhamid Han Çanakkale'ye Düşman Taarruzu ihtimalini Göz Önünde Tutmuş ve Gerekli Tahkimatı Yapmıştı


II.ABDÜLHAMİD HÂN Hazretlerinden Müthiş Çanakkale stratejisi!

18 Mart 1915 Çanakkale Savaşı, kuşkusuz Türk tarihinin dönüm noktalarından biri. Zaferin 97. yıldönümünde ilginç bir ayrıntı ortaya çıktı.

Çanakkale savunması ile ilgili hazırlıklar, II. Abdülhamit Han'ın emriyle başlatılmış. Çanakkale Boğazı'nın devletin savunmasında olmasının öneminin farkında olan Sultan Abdülhamit, çeşitli çalışmalar için girişimlerde bulunmuş. Düşman saldırısı ihtimaline karşı Çanakkale'ye torpil döşetmiş.
Osmanlı'nın Son Kilidi Çanakkale 2 


 Bu bilgi Çamlıca Basım Yayınları tarafından çıkan "Osmanlı'nın Son Kilidi Çanakkale 2" kitabında yer alıyor. Padişahın başkimyageri olan Polonya asıllı Bonkowski Paşa, 1897 yılında deniz savunmasıyla alakalı bir rapor hazırlayarak, Abdülhamit'e sunmuş. Raporu Osmanlı arşivlerinde bulan tarihçi Ahmet Temiz, Bonkowski'nin savaştan 18 yıl önce hazırladığı bu raporun savunmayla ilgili önemli bilgiler verdiğini belirtiyor. Abdülhamit Han'ın ileri görüşlülüğünün bu belgede de ortaya çıktığını kaydeden Temiz, şöyle konuşuyor: "Başkimyager, hazırlamış olduğu raporunda düşman devletler tarafından İstanbul ve Çanakkale Boğazı'na karşı vuku bulacak bir saldırı esnasında buraların muhafazası için denize döşenebilecek ve düşman gemilerinin geçişlerine engel olabilecek torpilleri ele almıştır."

ZEHİRLİ ÇİVİ - İngilizlerin Çanakkale'de işledikleri savaş suçu

Narkoz yok..
Sargı bezi yok...
Ağızlarına bir odun parçası, bir yiğit bir omuzuna, öbür yiğit diğer omuzuna...
En irisi... En irisi dizlerine...
Diri diri topukları kesildi...
Çanakkale başka bir mahşerdi... 

16 Mart 2012 Cuma

Bölükte namaz kılmayan hiç kimse yoktu. Çanakkale Harbinin Askerleri

Bölükte namaz kılmayan hiç kimse yoktu. Çanakkale Harbinin Askerleri


Çanakkale Harbi'nde Mecidiye Bataryası Kumandanı Yüzbaşı Mehmed Hilmi (Sanlıtop)'un cephe notlarından;

"Bir deniz harbinin arefesinde olduğumuzu hissetmiştik. Bütün erlerde savaş için büyük bir istek vardı. Bu hâli sürdürmek gerekti. Bölükte namaz kılmayan hiç kimse yoktu.

Bir Çanakkale Şehidinin Son Mektubu

Bir Çanakkale Şehidinin Son Mektubu


Aşağıda aynen alıntılayacağımız bu mektubu yazan, ihtiyat zabit (yedek subay) adayı Hasan Edhem (1890-1915), İstanbul Hukuk Fakültesi son sınıfına devam ederken aynı zamanda Bayezıt Numune Mektebi'nde muallimdi (1912). Gönüllü olarak katıldığı Çanakkale Savaşı'nda bu mektubu yazdıktan sonra şehitlik mertebesine yükselmiştir.

"Vâlideciğim,

Dört asker doğurmakla müftehir(övünen) şanlı Türk annesi!

Nasîhat-âmiz mektubunu, Divrin Ovası gibi güzel, yeşillik bir ovacığın ortasından geçen derenin kenarındaki armut ağacının sayesinde otururken aldım. Tabiatın yeşillikleri içinde mest olmuş ruhumu bir kat daha takviye etti. Okudum, okudukça büyük büyük dersler aldım. Tekrar okudum. Şöyle güzel ve mukaddes bir vazifenin içinde bulunduğumdan sevindim. Gözlerimi açtım, uzaklara doğru baktım. Yeşil yeşil ekinlerin rüzgâra mukavemet edemeyerek eğilmesi, bana, annemden gelen mektubu selâmlıyor gibi geldi. Hepsi benden tarafa doğru eğilip kalkıyordu ve beni, annemden mektup geldi diyerek tebrik ediyorlardı.

Süleyman Hilmi Tunahan hazretlerinin bağlıları (Süleymancılar) hangi partiye oy verecek? | Hangi parti tercih edildi? | Mehmet Fahri Sertkaya (video)

Cemaat merkezi ( Muhterem Alihan Kuriş Beyağabey ) kararını açıkladı: KESİNLİKLE OY YOK! Kesinlikle AKP'ye ve MHP'ye oy ve...