Videoyu openload kanalımızdan izleyin...
Bu site Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya tarafından yayınlanır.
Alparslan Türkeş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Alparslan Türkeş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
26 Ocak 2018 Cuma
'Türkiye'yi gerçekten Türkler mi yönetiyor' serisi - 4: Tuğrul Türkeş kim, kime çalışıyor? | Mehmet Fahri Sertkaya anlatıyor...
25 Nisan 2012 Çarşamba
Alparslan Türkeş, Osmanlı'nın Kıbrıs'a sürgün ettiği bir Yahudi ailesinin ferdiydi. Gerçek adı Hüseyin Feyzullah'tı... Arusilik de bu gizli Yahudilerin kontrolüne girmişti...
![]() |
Alparslan Türkeş, Osmanlı'nın Kıbrıs'a sürgün ettiği bir Yahudi ailesinin ferdiydi. Gerçek adı Hüseyin Feyzullah'tı... Arusilik de bu gizli Yahudilerin kontrolüne girmişti... |
Yeni Şafak'ın yazı dizisinden okuyoruz;
Not: Köşeli parantez [ ] içindeki yazılar Akademi tarafından eklenmiştir.
----
Türkeş Arusiler'le gizlice görüşürdü
25 Ağustos 2001 günü, Musevi kökenli ünlü iş adamı Üzeyir Garih Eyüp Mezarlığı'nda bıçaklanarak öldürüldüğünde, herkes Garih'in Müslüman mezarlığında ne işi olduğunu tartıştı. Garih'in cesedinin Mareşal Fevzi Çakmak'ın kabrinin yanıbaşında bulunması çeşitli komplo teorileriyle yorumlandı. Cesedin yakınlarında bir kabir daha vardı: Küçük Hüseyin Efendi'nin kabri. [Mareşal Fevzi Çakmak'ın karısı daha sağlığında iken evini Yahudi cemaatine hibe etmiş ve sinagog yapılmıştır. Fevzi Çakmak'ın Sabetayistlerin iktidarında 22 sene genel kurmay başkanlığı yapabilmiş olması da zaten manidardır. Fevzi Bey "Çakmak" soy adını aldığında Sabetayist Mustafa Kemal Atatürk tarafından çok sert tepki görmüştür. Bilindiği gibi Sabetaycılar hep birbirlerini tanıyabilecek şifreli soy isimleri almışlardır.]
İlk gün gözden kaçan bu küçük ayrıntı, ertesi gün Garih olayının göbeğine oturdu. Garih'in Eyüp Mezarlığı'nda yatan Nakşibendi Şeyhi Küçük Hüseyin Efendi'nin kabrini düzenli olarak ziyaret ettiği ortaya çıktı. 1930 yılında vefat eden Nakşi Şeyhi Küçük Hüseyin Efendi'nin Garih'in babası ile yakın dost oldukları, hatta iki kişi arasında neredeyse şeyh-mürit ilişkisi olduğu iddiaları gündeme geldi. Üzeyir Garih'in Küçük Hüseyin Efendi'nin mezarını yaptırttığı da ortaya çıktı. İddialara göre Garih'in babası gizlice Müslüman olmuştu. Öte yandan yaptığımız araştırmalar sonucunda Musevi işadamı Üzeyir Garih ile yakın ilişkisi bulunan MHP'nin efsanevi lideri Alparslan Türkeş'in Küçük Hüseyin Efendi'nin müritlerinden Ömer Fevzi Mardin'in kurucusu olduğu Arusilik'le yakın ilişkisini ortaya çıkarmış, hazırladığımız bir kitapta bu bilgileri kamuoyuna aktarmıştık. Böylece kamuoyu Arusilik adıyla anılan tasavvufi akımın varlığına tanık oldu (Öldüren Sır: Garih/Sıradışı Bir Musevinin Portresi, Bakış Yayınları, Kasım 2001).
[Ömer Fevzi Mardin hakkında tarihçi Kadir Mısıroğlu'nun bizzat şahit olduğu hatıraları vardır. Mısıroğlu Ömer Fevzi Mardin'in değil Şeyh, bir Müslüman olarak bile kabul edilemeyeceğini, kitaplarında yazdığı şeylere inanan Müslümanların dinden çıkacağını söylemektedir. Mardin, Hıristiyanlığın ve Museviliğin nesh olunmadığını/yürürlükten kaldırılmadığını bile iddia edebilmiştir. Çünkü bütün bu ekibin Türk gözükmeleri de Müslüman gözükmeleri de sadece bir plan gereğidir.]
ARUSİ SEVGİSİ MEZARA KADAR
1917'de Kıbrıs'ta dünyaya gelen Alparslan Türkeş, 1944'teki Turancılık Davası'ndan yargılanarak hapis yatan genç bir üsteğmen iken 27 Mayıs 1960'taki askeri darbede ihtilalin kudretli albayı oldu. Türkeş, ihtilali yapan askeri heyet içindeki ihtilafların ardından 13 arkadaşı ile tasfiye edildi. Hindistan'a askeri ataşe olarak sürgün edilen Türkeş, Türkiye'ye döndükten sonra siyasete atıldı. Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne giren Türkeş, bilahare Genel Başkan oldu. Partinin adı Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirildi. Türkeş, 1970'lerdeki Milliyetçi Cephe Hükümetleri'ne koalisyon ortağı olarak katıldı, Başbakan Yardımcılığı görevlerini üstlendi.
Arusiler Türkeş'i sevdi
1980'de Türk Silahlı Kuvvetleri siyasal şiddet olayları ve siyasal istikrarsızlık gerekçesiyle yönetime el koydu. Türkeş ve diğer MHP yöneticileri de askeri mahkemelerde yargılanarak yıllarca hapis yattılar. 1989'da siyaset yasağının kaldırılmasının ardından Türkeş MÇP'nin başına geçti. 1991'deki seçimlerde Necmettin Erbakan'ın RP'si ile seçim ittifakı yaparak yeniden Meclis'e girdi. Bu arada MÇP'nin ismi de MHP olarak değiştirildi. 1995 seçimlerinde parlamento dışı kalan Türkeş, bu dönemde uzlaşmacı bir lider profili çizerek ülke siyaseti üzerinde etkili oldu. Türk siyasi hayatının en tartışmalı liderlerinden biri olan Türkeş 1997"de vefat etti.
Türkeş"in siyasi kimliğinin yanı sıra ruh dünyası da ilginçti. Türkeş"in bazı cemaat liderlerini ve tarikat şeyhlerini gizlice ziyaret ettiği ülkücü camia içerisinde konuşuluyordu. Türkeş"in çok yakın çevresinin bildiği bu ilişkiler vefatından sonra parça parça da olsa ortaya çıktı. Türkeş"in büyük yakınlık duyduğu tarikatlerden biri de Arusilik"ti. Türkeş, Küçük Hüseyin Efendi'nin müritlerinden Ömer Fevzi Mardin'in kurduğu Arusiliğin şeyhleriyle 1960"lardan vefatına kadar görüştü.
İlk adı Hüseyin Feyzullah
ARUSİ SEVGİSİ MEZARA KADAR
1917'de Kıbrıs'ta dünyaya gelen Alparslan Türkeş, 1944'teki Turancılık Davası'ndan yargılanarak hapis yatan genç bir üsteğmen iken 27 Mayıs 1960'taki askeri darbede ihtilalin kudretli albayı oldu. Türkeş, ihtilali yapan askeri heyet içindeki ihtilafların ardından 13 arkadaşı ile tasfiye edildi. Hindistan'a askeri ataşe olarak sürgün edilen Türkeş, Türkiye'ye döndükten sonra siyasete atıldı. Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne giren Türkeş, bilahare Genel Başkan oldu. Partinin adı Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirildi. Türkeş, 1970'lerdeki Milliyetçi Cephe Hükümetleri'ne koalisyon ortağı olarak katıldı, Başbakan Yardımcılığı görevlerini üstlendi.
Arusiler Türkeş'i sevdi
1980'de Türk Silahlı Kuvvetleri siyasal şiddet olayları ve siyasal istikrarsızlık gerekçesiyle yönetime el koydu. Türkeş ve diğer MHP yöneticileri de askeri mahkemelerde yargılanarak yıllarca hapis yattılar. 1989'da siyaset yasağının kaldırılmasının ardından Türkeş MÇP'nin başına geçti. 1991'deki seçimlerde Necmettin Erbakan'ın RP'si ile seçim ittifakı yaparak yeniden Meclis'e girdi. Bu arada MÇP'nin ismi de MHP olarak değiştirildi. 1995 seçimlerinde parlamento dışı kalan Türkeş, bu dönemde uzlaşmacı bir lider profili çizerek ülke siyaseti üzerinde etkili oldu. Türk siyasi hayatının en tartışmalı liderlerinden biri olan Türkeş 1997"de vefat etti.
Türkeş"in siyasi kimliğinin yanı sıra ruh dünyası da ilginçti. Türkeş"in bazı cemaat liderlerini ve tarikat şeyhlerini gizlice ziyaret ettiği ülkücü camia içerisinde konuşuluyordu. Türkeş"in çok yakın çevresinin bildiği bu ilişkiler vefatından sonra parça parça da olsa ortaya çıktı. Türkeş"in büyük yakınlık duyduğu tarikatlerden biri de Arusilik"ti. Türkeş, Küçük Hüseyin Efendi'nin müritlerinden Ömer Fevzi Mardin'in kurduğu Arusiliğin şeyhleriyle 1960"lardan vefatına kadar görüştü.
İlk adı Hüseyin Feyzullah
19 Nisan 2012 Perşembe
Alparslan Türkeş, Küçük Hüseyin Efendi, Üzeyir Garih cinayeti ve Kripto Yahudiler
![]() |
Alparslan Türkeş, Küçük Hüseyin Efendi, Üzeyir Garih cinayeti ve Kripto Yahudiler |
Alparslan Türkeş'in gerçek ismi olan Hüseyin Feyzullah'ın hikayesi ilginçtir.
Adındaki Hüseyin, ünlü işadamı Üzeyir Garih'in mezarı başında öldürüldüğü Küçük Hüseyin Efendi'den gelir.
Üzeyir Garih, kimliğinde Yahudi yazdığı ve 33. dereceden Mason olduğu bilinmesine rağmen bu Mevlana Küçük Hüseyin Efendi'nin mezarını çok sık ziyaret etmiştir.
Küçük Hüseyin Efendi'nin icazet aldığı kendinden önceki şeyhi ise Feyzullah Efendi'dir... Türkiye'nin son yüzyılına damgasını vurmuş pek çok kimsede olduğu gibi, Türkeş'in adını koyan babası da, Küçük Hüseyin Efendi de ve daha binlerce kişi de "ASLINDA YAHUDİ OLDUKLARI HALDE TÜRK VE MÜSLÜMAN GÖZÜKEN BİR İHANET ŞEBEKESİNİN FERTLERİDİRLER"
******
İşadamı Üzeyir Garih’in Eyüp Sultan Mezarlığı’nda mezarına ziyarete gittiği sırada uğradığı saldırı sonucu ölmesi, bütün dikkatleri burada ziyaret ettiği Mevlana Küçük Hüseyin Efendi’nin üzerine çevrildi. Peki, bu zat kimdi?
Mevlana Küçük Hüseyin Efendi; Ankara’nın, Arslan Bey Mahallesinde, 1244 (1828) senesi dünyaya gelmiş. Babası, Katırcı Ali Abdullah Efendidir.
Gençlik yaşına kadar Ankara’da kaldıktan sonra, Ankara’yı terkederek Mihalıççık’a gitmek zorunda kalmış. Babasının vefatından sonra İstanbul’a gitmeye karar vermiş.
İstanbul’da Mevlevi tarikatına mensup bir ustanın yanında çıraklığa başlamış. Mevlevi usta; okuma – yazma öğrenmesi için, Küçük Hüseyin Efendi’yi, Bayezid Camii avlusundaki bir tesbihçinin yanına götürmüş. Tesbihçinin yanında iken, sabahları Süleymaniye Camii’ne gider, ders okurmuş.
Küçük Hüseyin Efendi’nin ilk şeyhi Hacı Feyzullah Efendi’dir. Onun vefatından sonra, Edirneli Mehmed Nuri Edirnevi Efendi’ye bağlanmış 8 yıl da bu Zat’ın eğitiminden geçmiş. Bir süre Hasan Visali Efendi ile sohbetlere devam eden Küçük Hüseyin Efendi, Hasan Visali Efendi’nin 1902 yılında vefatından sonra, 1902 yılında 76 yaşında iken şeyhlik ile görevlendirilir.
İrşad merkezi haline gelen evi; Kocamustafa Paşa’dadır. Çok talebesi olan Küçük Hüseyin Efendi, 397 gün hasta yattıktan sonra 14 Mart 1930’da ahırete göçmüş. Kabri, Eyüp Sultan’da; Karlık tepe (Gümüşsuyu) diye bilinen yerde ; ikinci şeyhi Mehmed Nuri Efendi’nin kabri civarındadır.
Küçük Hüseyin Efendi, 120 cm. boyunda, zayıf cüsseli, sol yanağında beni olup, sağ gözü ameliyatlıydı. Seyrek sakallı ve siyah beyaz karışımı idi.
KÜÇÜK HÜSEYİN’İN GERÇEK KİMLİĞİ
Hepsi de aynı yere çalışıyor, Kripto Yahudilerin maskeleri iniyor; Alparslan Türkeş de kripto Yahudiydi...
![]() |
Hepsi de aynı yere çalışıyor, Kripto Yahudilerin maskeleri iniyor; Alparslan Türkeş de kripto Yahudiydi... |
Alparslan takma adını kullanan Kripto Yahudi Hüseyin Feyzullah Türkeş'in bağlı olduğu Arusilik, hak tarikatlardan biri olan Şazeli tarikatının koluydu. Bu tarikatı ve kollarını ele geçiren kripto Yahudiler, Arusiliği de aynı Mevlevilik gibi aslından kopardılar... Bâtıl bir ayara soktular. Sanatçı Çelik'in annesinin okuduğu sözde ihahilerle, kadın-erkek bir arada sözde zikirler yaptılar...
Arusiliğin son dönemdeki sözde şeyhlerinden Ömer Fevzi Mardin'in annesi bir Fransızdı... Türkeş'in hayatının bir çok zor anlarında Ömer Fevzi Mardin'in kritik yardımları oldu. Zaten sadece Türkeş değil bütün cemaat aynı zamanda gönüllü ajandılar. Amerika'nın CIA'i, İsrail'in Mossad'ı ve İngiliz istihbarat birimleri ile yakın bir ilişki içindeydiler...
Sadece bu bilgilerden yola çıkıp araştırdığınızda bile, Osmanlı'yı yıkanların ve yeni Türkiye Cumhuriyetini kuranların, Türkçülüğü ve Kürtçülüğü kuranların aslında hep Kripto Yahudiler ve Sabetaycılar olduğu gerçeğine ulaşmanız mümkün...
Dünya liderleri olan ülkelerin de desteklerini alarak, o ülkeleri idare eden Dünya Yahudi Konseyi'nin de desteğini alarak Türk milletini neredeyse tarihten sildiler. İslam'ı yasak edip Türkçülüğü bir din haline getirmek istediler. İslam'dan soyutlanmış bir Türkçülük gayreti içine girdiler.
Bakın; Annesi bir Fransız olan Arusi şeyhi(!) Ömer Fevzi Mardin ve Evanjelist rahip Buchman Türkiye'nin Kore'ye asker göndermesinin "manevi" tarafını inşa etmişlerdi.
Şeyh(!) Mardin'in kitabının adı: "Kore Savunmasına Katılmamızda Dini ve Siyasi Zaruret." idi... Halbuki "Bizim Kore'de ne işimiz vardı?" sorusuna hala daha doğru düzgün cevap verebilen hiç kimse çıkmadı...
Evanjelist rahip Buchman, Sabetayistlerin Yakubi kolundan olan Ahmet Emin Yalman ve Fener Rum Patriği Atenagoras birlikte Eyüpsultan Camisi'ne gidip dua bile etmişlerdi.
Atenagoras Kuzey ve Güney Amerika başpiskoposu iken bir gecede Türk vatandaşı yapılarak ABD Başkanı Truman'ın özel uçağı ile İstanbul'a getirilip Fener Rum Patrikhanesi'nin başına oturtulmuştu.
Sabetayist başbakan Adnan (Ertekin) Menderes, Atenagoras'ın elini öpmüştü.
"Manevi Cihazlanma Derneği" Türkiye'de Ankara valiliğinin 11 Kasım 1966 tarih ve 6/7285 sayılı izniyle kamu yararına çalışan dernek statüsünde kuruldu.
Derneğin başkanı dönemin İstanbul valisi ve önde gelen masonlardan Prof. Fahrettin Kerim Gökay'dı.
Gökay, "İslami hassasiyetleri" ön planda olan, 11 Ekim 1951'de kurulan İlim Yayma Cemiyeti'nin de kurucuları arasındaydı. Derneğin diğer kurucularından biri Said Nursi'nin avukatı Seniyüddin Başak'ın olması herhalde tesadüftü. (?)
Bir başka tesadüf de, derneğe en büyük desteğin masonlar tarafından yapılmasıydı.
Tekrar günümüze dönelim.
Ilgaz Zorlu, Tempo dergisinde yayınlanan mülakatında şunları söylüyor:
"Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) tamamlandığında Türkiye'de adı demokrasi olan Sabataycı oligarşik yönetim hâkim olacaktır… Türkiye Sabataycıları ABD Musevi lobisinde önemli bir konumdadırlar. Türkiye Yahudilerinden daha güçlüdürler. Ayrıca devlet içindeki konumları ve örgütlenmeleri Yahudilerden daha kuvvetlidir… Sabataycıları bir arada tutan dini bir argüman değil, ortak çıkarlarıdır. Cemaat mensupları birbirlerini tanıdıklarında birbirlerine yardım ederler. Sabataycı olmayan birinin Sabataycı cemaatine girmesi mümkün değildir."
Yine, Arusiliğin diğer kripto Yahudi Şeyhi(!) Harun Kan'dı.. Harun Kan'ın gerçek adı; "Aaron Kanduyati” idi...
Aaron Kanduyati İspanya’dan Türkiye’ye göç etmiş Sefarad Yahudisi, 1931 yılında Çanakkale’nin Gelibolu İlçesinde doğuyor, daha sonra Istanbul’a geliyor ve İstanbul’a geldikten sonra müslümanlığı kabul etmiş görünüyor... Harun adını alıyor. Aaron Kanduyati Müslüman(!) olduktan sonra Arusi Tarikatı’nın şeyhi Aziz Çınar Efendi’ye bağlanıyor. Sadece Şeyhliği ele geçirmek isteyenleri değil bütün hepsi kendilerini Müslüman gösteriyorlar.
Artık, 1800'lerin başlarından beri İslam tarikatlarının içine sızan hatta bazılarını tamamen kontrolü altına alan kripto Yahudiler derhal deşifre edilmeliler... Özellikle bütün tarikat ve cemaatlerin yasaklandığı Cumhuriyet'in ilk devirlerinde hiç bir yasaklamaya tabi tutulmayan ve Genel Kurmay başkanı Fevzi Çakmak'ın bile dizinin dibine diz çöktüğü sözde Şeyh Küçük Hüseyin Efendi deşifre edilmelidir. Küçük Hüseyin Efendi'nin kendinden önceki şeyhi Feyzullah Efendi'dir. Türkeş'in babası da bu kripto yahudi sözde şeyhlere muhabbetinden dolayı Türkeş'in adını Hüseyin Feyzullah koymuştur. O ise meydana Alparslan takma adı ile çıkmıştır.
Ha, bu arada kimliğinde Musevi yazdığı halde Küçük Hüseyin Efendi'nin mezarı başında ölü bulunan ünlü iş adamı Üzeyir Garih'in neden cesedinin orada bulunduğu, kendisi bir Yahudi , küçük Hüseyin Efendi bir Müslüman şeyhi biliniyorken neden her hafta onun mezarını ziyarete gittiği de sorgulanmalıdır.
22 sene boyunca Genel Kurmay başkanlığı yapmış olan Fevzi Çakmak'ın öldükten sonra neden Küçük Hüseyin Efendi'nin mezarının yanıbaşına defin edildiği de, Çakmak'ın eşinin daha sağlığında evlerini neden Yahudi cemaatine hibe ettiği ve sinagog yapıldığı da araştırılmalıdır. Bunları araştırmak suç değildir. Aksine büyük bir vatan hizmetidir.
Bu sahte şeyhler deşifre edildiklerinde, bunların siyasi ve ideolojik uzantıları da zaten peşi sıra çorap söküğü gibi meydana çıkacaktır.
|mfs
4 Mayıs 2011 Çarşamba
Alparslan(Hüseyin Feyzullah) Türkeş'in Bağlı Olduğu Yahudi Tarikatı
![]() |
Alparslan(Hüseyin Feyzullah) Türkeş'in Bağlı Olduğu Yahudi Tarikatı |
ALPARSLAN TÜRKEŞ'İN BAĞLI OLDUĞU "ARUSİ TARİKATI" Müslüman gözüken Yahudi Tarikatıydı. Şeyh Harun KAN = “Aaron Kanduyati” idi.
Araştırmacı Yazar Soner Yalçın "Beyaz Müslümanların Sırrı Efendi-2" kitabıyla gündemde.. Kitapta inanılmaz iddilar ortaya atılmış… Soner Yalçın kitabının ilk bölümünde Sebatayistlerin müslüman tarikatlara girdiklerini,tarikatlara girerek sebatayist kimliklerini sakladıklarını iddia ediyor.
HARUN HOCA “AARON KANDUYATİ” KİMDİR?
Türkeş, ABD Büyükelçiliğine Tank Dayadı ...
![]() |
Alparslan Türkeş, ABD Büyükelçiliğine Tank Dayadı, darbe parası istedi ... |
ALPARSLAN TÜRKEŞ (Gerçek adı ile Hüseyin Feyzullah), ABD Büyükelçiliği'ne TANK DAYADI ve Darbe için para istedi.
ABD'li emekli bir generalin aktardığına göre, 27 Mayıs 1960 ihtilalinin ardından Alparslan Türkeş ABD Büyükelçiliği'ne tank dayayıp para istemiş. İşte Ardan Zentürk'ün kaleminden emekli generalin hatırası...
1999 yılının sonbahar günleri, Washington, her zamanki gibi güzeldi... Bir kente sonbahar yakışır mı... Mesela benim göz nurum İstanbul, ilkbahar ile güzelleşen bir kenttir... Washington’ a da sonbahar yakışır...
Kuşkusuz, kentin Beyaz Saray’a yakın bir bölgesinde bulunan ve kurulduğu günden beri savaşı eksik olmamış bir ülke olarak tüm savaşların da anılarını duvarlarında sergileyen ‘Emekli Askerler Kulübü’nün bir masasında oturan hayli yaşlı fakat bir o kadar da dinç kişi, bana, bugüne kadar yazmadığım bir anısını aktarıyordu...
Fred Haynes...
İkinci Dünya Savaşı’nda ünlü Okinawa adasına çıkan deniz piyadelerinin en ön saflarında yer alan iyi bir asker... Kore Savaşı’nda Türk Tugayı’nın inanılmaz kahramanlıklarına şahit olmuş ve Türkiye ile gönül bağını o yıllarda kurmuş emekli bir Amerikalı general...
Bir de... 1950’li yıllarda, yani Adnan Menderes liderliğindeki Demokrat Parti’nin ülkeyi tek başına taşıdığı günlerde Ankara’daki Amerikan Büyükelçiliği’nde askeri ataşe olarak görev yapmış bir isim...
Washington’daki ‘askeri kulüpte’ bir yandan yemeğimizi yerken, diğer yandan, Amerikan-Türk Dostluk Konseyi Başkanı olarak geçmişin ilginç labirentlerine girmeyi tercih etmişti:
‘Menderes ile son konuşmamızı çok iyi hatırlıyorum. Büyükelçi ile birlikte gitmiştik. Kendisinden çok emin bir ifadesi vardı. Oysa bizim elimizdeki raporlar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin alt kadrolarının çok hareketli olduğu, hatta, başbakanın evlilik dışı hayatının bile kurmaylar arasında sohbet konusu yapıldığı yönündeydi. Bunu, büyükelçinin yanında kendisine aktardım, siyasi olduğu kadar özel yaşamından kaynaklanan bazı iddiaların ileride büyütülerek kendisinin hırpalanacağını ifade ettim...Biraz durgunlaştı ama üzerinde durmamayı tercih etti...’
TÜRKEŞ: İHTİLALİN PARASI YOK...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Süleyman Hilmi Tunahan hazretlerinin bağlıları (Süleymancılar) hangi partiye oy verecek? | Hangi parti tercih edildi? | Mehmet Fahri Sertkaya (video)
Cemaat merkezi ( Muhterem Alihan Kuriş Beyağabey ) kararını açıkladı: KESİNLİKLE OY YOK! Kesinlikle AKP'ye ve MHP'ye oy ve...

-
"Said-i Nursi bir mason veya Komünist kadar tehlikelidir" OSMANLI ŞEYHÜLİSLAMLARINDAN MUSTAFA SABRİ EFENDİ'NİN SAİD-İ NURSİ...
-
Yahudilerin bir yere hakim olduklarını sembolize eden dini sembolleri Yedi Kollu Şamdan (Menorah) ve Bahçeşehir Üniversitesi logosundaki y...