Sultan İkinci Abdülhamîd Han'ın Kur'ân-ı Kerîm'e Hizmetlerinden Biri; Kur'ân-ı Kerîm Tedkîk Heyeti |
Sultan İkinci Abdülhamîd Han'ın 26 Ağustos 1889 tarihli husûsî irâdesi ile Mushaf-ı Şerîf basımlarını incelemek için Meclis-i Tedkîk-i Mesâhif-i Şerîfe (Mushaf-ı Şerifleri Tedkîk Heyeti) adı ile bir de
heyet teşekkül ettirilmişti1.
Şeyhülislâmlık (Meşihat) bünyesinde Sultan İkinci Abdülhamîd Han'ın irâdesi icabı teşekkül ettirilen ve ilk olarak "Huffâz Meclisi" adını taşıyan bu heyetin vazifeleri, yapacakları muamele, Mushaf-ı Şerîf bastırmak için başvuruda bulunacakların deruhte eylemeleri lâzım gelen harekât ve teminata dâir heyet azalarınca sultana bir
de nizâmnâme lâyihası takdim edilmiştir.
Mukaddime: Halifemiz ve Sultanımız İkinci Abdülhamîd Han; hürmet ve saygı ile okunacak Kur'ân-ı Azîm'in; yazım ve basımında; sehv, hata, tahrifi yanında, eksik ve fazla kelimelerden ve yanlış harekelemelerden de masun ve salim olmasının kesinlikle şart olduğunu ve bu
hususta gereğinin yapılmasının kendi katında çok mühim ve kadîm farzlardan olduğunu beyan buyurmuştur. Ayrıca bir süredir matbu
Mushafların basımında bu kaidelere tam olarak uyulmadığı yapılan kontrol ve
teftişlerle de ortaya çıkmıştır. Bu sebeple pâdişâhımız; Mushaf basımı yapan
matbaaların teftiş ve kontrolü için daha önce Maârif Nezâreti'nce îfâ olunan
vazifenin bu nezaretten alınarak Meşîhat'a verilmesini ve bu vazifeyi en güzel bir şekilde
yapabilmek için de Meşihat'ın bir Huffâz (Hafızlar) Meclisi
teşkilini irâde buyurmuşlardır. Bu irâde neticesi teşekkül eden Huffâz Meclisi'nin vazifelerine ve bu vazifenin icabı olarak Mushaf-ı Şerîf bastırmak için müracaatta bulunacakların deruhte eylemeleri lâzım gelen harekât ve teminata dair bir nizâmnâme hazırlanmıştır. Bu nizâmnâme şu maddeler ve muhtevadan meydana
gelmektedir.
Birinci Madde: Huffâz Meclisi reis-i kurrâ ile muktedir ve ehliyet sahibi altı hafızdan mürekkeb olacaktır.
İkinci Madde: Huffâz Meclisi kendisine havale olunacak müracaatı kıraat ederek, mealinde basılacak Mushaf-ı Şeriflerin üçüncü maddede kararlaştırılan iki çeşit baskıdan hangi çeşidi üzere basılacağı tesbit
edilecektir. Buna göre, ileriki
maddelerde yazılmış bulunan yazılı teminatı aldıktan sonra icabına bakılmak üzere durum Meşihat'a arz edecektir.
Mushaf-ı Şerifleri Tedkîk Heyeti teşekkülü ile alâkalı vesika |
Üçüncü Madde: Mushaf-ı Şerifler ya bir hattata yazdırılarak veyahut fotoğraf ile zaten yazılmış bir Mushaf-ı Şeriften alınarak bastırılacaktır.
Dördüncü Madde: Huffâz Meclisi
kendisine havale olunan başvuruda eğer; büyük ve küçük ebatta basımına ruhsat
istenilen Mushaf-ı Şerîflerin bir
hattata yazdırılacağı kararlaştırılmış ise; evvelâ altıncı maddede yazılı teminat alarak gereğince basımına ruhsat verilmesi ile durum Meşihat'a arz edilecektir. İkinci olarak basılmak için teminat olarak arz olunan matbu nüsha kemal-i dikkat ve ihtimam ile muayene edildikten sonra basılacaktır. Müracaat sahibinin müracaatına uygun olarak takdim edilmiş nüsha, müsâade için îcâb eden kaidelere ve teminata tamamen uygun; sehv ve
hatadan; noksan ve fazlalıklardan;
sahifelerin basımı sırasında ortaya çıkacak lekelerden salim bulunduğu tesbit edildikten sonra; yeniden tedkîk edilerek, resmî mühür ile tasdik edilip neşrine izin verilmek üzere matbaaya gönderilecektir.
Nüshalar salim bulunmadığı takdirde tanzim olunacak hata ve sevâb cetvelinin eklenmesi ile matbu Mushaflar zabt ve müsadere olunmak üzere Meşihat makamına bir adet rapor sunacaktır.
Beşinci
Madde: Müracaatta basılmasına ruhsat istenilen Mushaf-ı Şerîf fotoğraf ile alınıp; zaten hüsn-i hatt ile yazılmış bir Mushaf-ı Şeriften alınacağı kararlaştırılmış ise evvelâ yazılmış olan Mushaf-ı Şerîf muayene olunarak; basılmasına kesin olarak uygun bulunduğu takdirde kezâlik altıncı maddede yazılı teminat alınarak basımına ruhsat verilmesi kararlaştırılacaktır. Ayrıca baskıdan sonra da bir kere daha gözden geçirilerek neşri caiz bir şekilde basılmış ise neşrine izin
verilmesi ve şayet basımında neşri caiz olmayacak şekilde
lekelenmiş ve hurufat hakkıyla çıkmamış olduğu görülürse zabt ve müsadere kılınması hakkında raporu düzenlenerek Meşîhat makamına
bildirilecektir.
Altıncı Madde: Bundan böyle küçük ve büyük ebatta Mushaf-ı Şerif bastıracak zevat ve kişiler de en
evvel Meşîhat'a müracaatla bu mevzuda tanzim eyledikleri istidanameyi vermek ve basımını talep eylediği Mushaf-ı Şerif daha önceki
maddelerde zikrolunan iki çeşitten hangisi üzere basılacağını ve hattata yazdıracak ise onun isim ve şöhret ve ikâmet mahalli de
istidada bildirilecektir. İşbu basılacak Mushaf-ı Şerîf'in adediyle, basılacak matbaa ve
beyân olunan miktarda Kelâm-ı Kadîm basımının sebebi açıkça bildirilecektir.
Ayrıca Kelâm-ı Kadîm'in basım işinde Müslüman olanlardan başka hiçbir kimse istihdam etmeyeceğini, buna aykırı hareket edecek olur ise mes'uliyetini üstleneceğini, baskıyı kaç ayda tamamlayarak matbu nüshayı Meclisi-i Huffaz'a vereceğini bildirmelidir. Bu teminatını yerine
getirmek için; aktarıldığı şekilde baskı izni alan ve
temsil edeceği Mushaf-ı Şerifleri baskı sonrası Meclis-i
Huffaz'a götürüp vererek, bu mecliste sehv ve hatadan
salim olduğu ve basıldıktan sonra da kıraatle sâlih olduğu resmî mühür ile tasdik
edilerek, durum bir raporla Meşîhat'a arz edildikten sonra söz konusu Mushaf-ı Şerifin neşrini istidaya salâhiyettar
olmakla mükellef olacaktır.
Yedinci Madde: Mushaf-ı Şeriflerin fotoğrafla alınarak basımını istida edenler; istidanameleri komisyona havale
olunduktan sonra Mushaf-ı Şerifleri Mesâhif-i Şerife Komisyonu'na verecekler ve
Mushaf-ı Şerifler burada muayene olunduktan
sonra; istida sahibi altıncı maddede açıklanan hattata âit teminatlar
yanında bahsedilen diğer teminatları vermeyi de deruhte edecektir.
Sekizinci Madde: Mesâhif-i Şerife yazdırılacak hattat cevdet-i hat'a mâlik olmadıkça ona yazdırılacak Mushaf-ı Şerifin basımına müsâade
edilmeyecektir. Ayrıca her iki çeşit üzere basılacak olan
Mushaf-ı Şeriflerin sayfa ve satır araları eser basılırken lekeli bulunur ve kelimât-ı şerîfenin
harflerinin tam ve eksiksiz basılmadığı görülürse neşrine izin verilmeyip el konulacaktır.
Dokuzuncu Madde: Hafızlar Meclisi tarafından müzakere ile beyan olunan zabt ve müsadere hususunda ihmallik gösteren bütün memurlar mes'ul olacaktır.
Onuncu Madde: Hiçbir izin almaksızın Mushaf-ı Şerif basanlar
da ceza kanunnâme-i hümâyûnu icabınca cezalandırılacaklardır.
On Birinci Madde: Mushaf-ı Şerif basabilme
hususunda Meşihat'tan ruhsatı olmayanların Mushaf-ı Şerif bastırma gibi işlere Maarif Nezâreti ve diğer müesseselerin müdâhalesi kesinlikle yasaktır.
On İkinci
Madde: Bu mevzudaki istidaların Huffâz Komisyonu'nca
kabul edilebilmesi için istidanın mutlaka Meşihat'tan havale edilmesi gerekmektedir. Meşihattan havale edilmeyen istidalar kesinlikle kabul olunmayacaktır"2.
Sultan İkinci Abdülhamîd Han'ın emir ve irâdesi sonrası hazırlanan bu nizâmnâme kabul
edildikten sonra kendilerine "Huffâz Meclisi" adını da veren Meclis-i Tedkîk-i Mesâhif-i Şerife (Mushaf-ı Şerifleri Tedkik
Heyeti) hemen faaliyete başlamıştı. Reisü'l-Kurra İsmail Hakkı Efendi'nin başkanlığındaki heyette Muhammed Ferid, Hafız Bekir, Hüseyin, Seyyid Mehmed Emin Nuri, Seyyid Hafız Süleyman, Hafız İbrahim Efendi
bulunmakta idi. Heyet; Sultan İkinci Adülhamid Han'a sundukları ilk raporlarında; nizâmnâmenin mukaddime kısmında bulunan, bu işin hassasiyeti ve pâdişâhın emri üzere yapıldığı hususundaki malumatı bir kez daha ifâde ettikten sonra; hemen Meşîhat tarafından kendilerinden müteşekkil bir hey'et-i ilmiye teşkil edildiği bildiriliyordu.
Raporda
faaliyetlere hemen başlandığı da açıkça belirtiliyordu:
"Bazımıza yüz otuzar kuruş tahsis olunarak ve bazımız da hiçbir maaş almadan büyük bir arzu ve
var gücümüzle memur edildiğimiz vazifemizi yapmaya başladık. İlk olarak hemen sahaf dükkânlarıyla sair mahallerde mevcut olan Mushaf-ı Şeriflerden
birer nüshasını getirerek dikkatlice gözden geçirdik. Bunların bazı harf ve kelimeler
cetveli ile sehv ü hatadan salim
olmadığının anlaşılması üzerine pâdişâhımızın irâdesi icabı izaleleri için lâzım gelen mahalle
durum bildirilmişse de icabı henüz icra olunmamıştır. Çünkü durum daha
sonra verilecek irâde icabınca hareket olunmak üzere, Hazret-i Pâdişâhî'ye arz edilmek
üzere kaleme alınan nizâmnâme lâyihasıyla birlikte; tedkik edilen Mushaf-ı Şeriflerin hata
ve sevâb cetvelleri ekte takdim edilmiştir.
Pâdişâhımızın irâdesi icabı hazırlanan bu nizâmnâmenin tatbike
başlanması ile yalnız şahsî menfaatlerini düşünerek diyâneten fariza-i
zimmetini ifayı unutmuş ve Avrupa'nın bazı cihetlerinde basılarak Dersaâdet'e getirilmekte olan Mushaf-ı Şerîflerin ne sebeple kelimât-ı şerife ve harekât-ı i'râbiyesinin tahrif, tenkis ve tezyîdden salim olarak bakmadıklarından ibret almamış olan matbaa sahiplerinin Mushaf-ı Şerîflerin basımı gibi güzel bir hizmetle mükellef olduklarını usulü dairesince bilip ona göre hareket etmeleri bütün Müslümanlar için büyük bir hayır olacaktır.
Bu hususta Encümen-i Teftîş'ce yapılacak vazifelere dikkat olundukça kurtuluş vesilemiz olan
Hazret-i Halîfemiz tarafından emir buyrulan İrâde-i seniyyenin tam olarak yerine
getirilmiş olacağı açıktır. Ayrıca ileride lüzum görülen maddelerin de ilâve olunması ile şimdilik bu lâyihanın istenilen muvaffakiyeti sağlamaya yeteceği kanaatindeyiz. Şu kadar ki; söz konusu irâde-i seniyyeyi daha önce muhakkak ki
almış olan sadaretin ve hükümetin
belirtilen maddelere hiç uymadan
Mushaf-ı Şerîf basanlar ile heyetimiz tarafından incelendiği halde düzeltilmesi mümkün olmayan
Mushaf-ı Şerîf basanlar hakkında nizâmnâmede yer alan tedbirler, hatalı basılan Mushafların
saklanması ile nizâmnâmeye aykırı hareket edenlerin cezalandırılmaları hususlarında çok hassas olması gerekmektedir. Basanlara ceza verildiği halde, izinsiz ve hatalı olarak basılan nüshaların satılması önlenemezse bu işe teşebbüs edenler kendilerine verilen maddi cezadan kurtulmuş olacaklardır. Böyle davranılırsa da yapılan nizâmnâmenin ve yaptığımız vazifenin hiçbir tesiri olmayacaktır. Bu hususta ne kadar hassas olunması icab ettiği yalnız bu nizâmnâme ile değil, devletimizce
yürürlükte olan bütün kânun ve nizamnamelerde de yer almaktadır. Ayrıca bu hususun şer'an dahi böyle olduğu bilinmektedir.
Bir de bazı matbaacılar ve sahaflar
tarafından ucuz bir ücretle cevdet-i hat'a mâlik olmayan hattatlara Mushaf-ı Şerîf yazdırılıp; ucuz bir hediye ile alınıp satılmasına teşebbüs olunmaktadır. Yapılan bu işin, İslâm'ın yapılması mutlaka şart olan esas hükümlerine aykırı olarak nice hürmetsizliklere hizmet etmekte olduğu da yapılan bütün
tahkikatlardan anlaşılmıştır. Bunun da önünün kesilmesi için sekizinci maddenin ilâvesine lüzum görülmüştür. Daha önce Matbaa-i Âmire'ce
(Devlet Matbaası) basımı irâde buyrulan beş yüz bin adet Mushaf-ı Şerifin basım selahiyeti de Maârif Nezâreti'nin Osman Bey Matbaası ile yaptığı imtiyazlı ruhsatname ve mukavelenamesi gereği bu matbaaya verilmişti.
Yapılan mukaveleye
göre Osman Bey Matbaası; Maârif Nezâreti'ne makine ve taş ücreti olarak dört yüz lira ile Kelâm-ı Kadîm'in her üç ebatta olanından ciltli olarak yüzer adet Mushaf verecekti. Ayrıca üçer beşer adet Kelâm-ı Kadîm de mühür mukabilinde
Meşihat'a verilecekti.
Cenâb-ı Hakk'ın Habîbi, dünya âhiret şefaatçimiz Hazret-i
Muharnmedeni'l-Mustafa Efendimiz Hazretlerinin zaman-ı saadetlerinden şu mes'ûd günlere gelinceye kadar bu mevzuda gösterilen dikkatlerden daha çok, daha fazla
dikkat gösterilmesi için gayret eden Halîfe-i Seyyidü'l-Mürselîn Imâmü'l-Müslimîn Efendimiz
Hazretleri'nin salâbet-i dinîye ve hamiyet-i İslâmiye îcâbât-ı âliyesinden olarak Hazret-i Allah yolunda îfâ buyurdukları bu hizmetleri her Müslüman için bilhassa şükran ve
minnetle hatırlanacak hizmetlerdendir.
Son olarak hatırlatırız ki; yanlış Mushaf-ı Şerîf bulundurup, onun okutulmasının büyük bir günah olduğu unutulmayarak
bunların süratle toplattırılıp, imha
edilmesi gerekmektedir. Bundan sonra Mushaf-ı Şeriflerin basımında fevkalâde dikkat ve hürmet gösterilmesi için irâde ve nizâmnâme gereği yeni basılan nüshaların heyet-i âcizânemizce mühürlendikten ve ruhsat alındıktan sonra alınıp satılması, mühürsüz olanlarının ise hemen toplattırılması şarttır. Bu hususun Zabtiye Nezareti'ne bildirilmesi, ayrıca Maârif Nezâreti ile Meşihat'a da duyrulmasını arz ederiz"3.
Sultan İkinci Abdülhamîd Han'ın zamanında faaliyete geçen bu heyet hakîkaten çok velüd ve faideli
hizmetlere imza atmıştır. Bu heyetin çalışmalarının bir kısmını zaman zaman biz de bu sayfalarda inşâallâh aktaracağız. Ancak bugün İstanbul Müftülüğü Meşihat Arşivinde bulunan "Tetkik-i Mesâhif ve Müellefat-ı Şeriyye Dairesi"
nin tuttuğu defterlerde bu mevzuda çok sayıda nümûne vesîka bulmak mümkündür. Katalogu yeni bitirilen bu defterler hâlâ müdekkik, sabırlı ve cevval genç tarihçi ve araştırmacılarımızı beklemektedir.
Arşiv Uzmanı Ayhan Işık Bey'in verdiği bilgilere göre; "Matbaa kullanılmaya başlayınca basılan dînî eserlerin denetlenmesi gerekti. Bu heyet, hem basılan Kur'ân-ı Kerîmleri, hem de
din ile ilgili kitapları denetliyordu.
0 dönem içerisinde hataları olan bir Kur'ân-ı Kerîm basan biri için buradan bir yazı çıkarılıyor ve halk da bu yanlış yayına karşı ikaz ediliyordu. Ardından da bu tür nüshalar toplatılıyordu. İşte bu defterler bunlarla alâkalı kararları ihtiva ediyordu."4
Ahmet Köselerli
Tarihçi-Yazar
Yedikıta
Sayı 1, Eylül 2008
Dipnotlar
-----------------------------------------------------
1 BOA. YPRK. MŞ. 4/7
2 BOA. YPRK. MŞ. 4/81
3 BOA. YPRK. MŞ. 4/81
4 “Osmanlı'da Her Şey Kayıt Altında". Yeni Asya Gazetesi, 4 Mart 2008.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.