Kore Savaşında Türkler |
"Allah bizi yalnız burada değil her yerde koruyordu."
***
6 Temmuz 1951, Ramazan Bayramı'nin birinci günü idi.
Bu Ramazan'ın çoğunu cephede geçirmiştik. Erat ve subaylarımızdan bir çoğu muharebenin çok zor ve tahammülsüz şartlar, altında dahi oruçlarını tutmuş, buldukları her fırsatta namazlarını kılmış ve Kur'ân'larını okumuşlardı. Bu bayram namazını ihtiyat bölgesinin ortasında ve etrafı yüksek kavak ağaçları ile çevrili zümrüt gibi yemyeşil büyük çayırlıkta bütün tugayca toplu olarak kılmayı kararlaştırdıktan sonra içimde bir ürperti hissetmiştim.
Beş bin kişi namazda iken maazallah düşmanın bir uçak filosunun taarruzuna uğradığımız takdirde ne büyük bir felâkete uğrayacağımızı gözümün önüne getiriyor ve bir türlü gönlüm razı olmuyordu.
General Yazıcı'ya taburların kendi bölgelerinde ve ayrı ayrı namazlarını teklif ettimse de imam adedinin azlığı yüzünden imkân görülmemişti. Akşamdan verilen emir gereğince namaz kılınacak yerin dört tarafı uzaklardan ve yakınlardan erkence emniyete alınmış ve birlikler henüz ortalık ağarmadan abdestlerini alarak kendi bölgelerinden çayırlığa doğru gelmeye başlamışlardı.
Hava çok açık ve berraktı. Havada en küçük bir parça bulut dahi yoktu. Birlikler çayırlık bölgeye gelirken onlarla birlikte bir sis tabakası da çayırlık üzerine çökmeye başlamıştı. Cemâat çoğaldıkça bu sis tabakası da kesafet peyda etmiş ve 10 metre ilerisi görünmez bir hâl almıştı. Bir hikmeti ilâhi bu sis tabakası yalnız kavaklık bölgeye inhisar etmiş ve bu bölgenin dışında kalan sahada sisten hiçbir emare görülmemişti. Cenâb-ı Hakkın Türk birliğini koruduğunun en büyük nişanesi olan bu sis tabakası içinde namazımızı kıldıktan, duasını yaptıktan ve bunu müteakip birbirimizle sarmaş dolaş bayramlaştıktan sonra birlikler kendi bölgelerine giderlerken sis de birdenbire ortadan kaybolmuştu. Allah bizi yalnız burada değil her yerde koruyordu.
(Kore Savaşı'nda Türkler, Albay C. DORA)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.