Ebu Eyyûb el Ensâri (Eyüp Sultan) Hazretlerinin kabrinin bulunması |
İsm-i şerifleri Hâlid bin Zeyd olan Ebû Eyyûb el Ensârî Hazretleri, Hazreti Muâviye (r.a.) tarafından oğlu Yezid emrinde İstanbul'un fethine gönderilen ordu ile İstanbul'a geldi ve Hicri 52 (M. 677)'de şehit oldu.
İstanbul'un fethinden sonra, bir gece Fâtih Sultan Mehmed Han, Akşemseddîn hazretlerinin ziyaretine gitti. Hz. Fâtih, sohbet sırasında Akşemseddîn'e (k.s.); "Hocam! Ashâb-ı Kirâm'ın büyüklerinden, mihmandâr-ı Rasûlullâh olan Ebû Eyyûb el Ensârî'nin mübarek kabrinin İstanbul surlarına yakın bir yerde olduğunu, târih kitaplarından okudum. Yerinin bulunması ve bilinmesini bilhassa rica ederim." dedi.
O zaman Akşemseddîn (k.s.) hemen bugünkü Eyüp taraflarını göstererek; "Şu karşı tepenin eteğinde bir nûr görüyorum. Orada olmalıdır." cevâbını verdi. Derhâl pâdişâhla oraya gitti. Akşemseddîn Hazretleri, oradaki bir çınardan iki dal alır. Birini bir tarafa, diğerini az öteye diker ve; "Bu İki dal arası, Mihmandâr-ı Rasûl'ün kabr-i şerifidir." buyurdu. Sonra, kaldıkları yere dönerler. Fâtih Sultan Mehmed Han, Akşemseddîn'in (k.s.) söylediğine inandıysa da, hiç şüphesi kalmaması için silâhdârına;
"Bu gece git, Akşemseddîn'in (k.s.) diktiği çınar dallarının ortasına şu mührümü göm ve o dalları yirmişer adım güney tarafına çek." diye emretti. Sabah olunca Sultan Fâtih, Akşemseddîn'den (k.s.), Hz. Halid (r.a.)'in kabrinin yerini tekrar tâyin etmesini rica etti. Akşemseddîn (r.h.) silahdarın diktiği dallara bakmadan doğruca gidip eski yerde durur ve; "Dalların yeri değiştirilmiş, Hz. Hâlid (r.a.) buradadır." der ve sonra silâhdâr ağasına hitaben; "Sultân hazretlerinin mührünü çıkarın ve kendisine teslim edin." dedi.
Bunun üzerine Hz. Fâtih, Akşemseddîn'e (k.s.); "Kalbimde şüphe kalmadı. Ama tam ikna olmam İçin bir alâmet daha gösterir misiniz?" dediğinde, Akşemseddîn (k.s.): Kabrin baş tarafından bir miktar kazdırınca üzerinde; "Bu Hâlid bin Zeyd'ln kabridir." yazılı bir taş çıkar. Bunu gören Sultan Fâtih; "Zamanımda Akşemseddîn (k.s.) gibi bir zâtın bulunmasından duyduğum sevinç, İstanbul'un alınmasından duyduğum sevinçten az değildir." demiştir.
Fâtih Suttan Mehmed Han, Ebû Eyyûb el-Ensârînin kabr-i şerifinin üzerine bir türbe ve Akşemseddîn (k.s.) ile talebelerine mahsus odalar, bir de câmi-i şerif yaptırdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.