Parmak izindeki sır |
Herhangi bir suçluyu tesbitte sağlam bir usûl vardır: Parmak izlerinin alınması... Parmak izleri, yanıltmayan kimlik kartlarıdır. Çünkü hiç bir insanın parmak izi diğer insanınkine benzemez. Dünyâdaki insanlar sayısınca farklı parmak izleri vardır.
Bu hârika kimlik üzerinde 1875 yılında Sir Edward Henry ciddi olarak durdu. Bir kısım tecrübelerden sonra parmak izleri polis teşkilâtınca kullanılmaya başlandı. İngiltere, ilk defa resmen 1884'te parmak izini delil olarak kullanmayı kabul etti.
Parmak izleri öylesine hârika bir yaratılışa sahiptir ki, insan ne kadar yaşlanırsa yaşlansın, ne değişiyor ne de kayboluyordu. Hattâ üst deri koparılsa yerine çıkan deri aynı özelliklere sahip oluyor. Yanan parmaklar bile tedâvî olunca eski özelliğini koruyor.
Parmak uçlarında korunan taklidi imkânsız "İz mucizesi" hakkında Kur'ân-ı Kerîm ne buyuruyor?
Kıyâme Sûresinin üçüncü ve dördüncü âyetlerinde Allah-ü Teâlâ, meâlen buyuruyor ki:
"İnsan, öldükten sonra kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor? Biz, parmak uçlarına varıncaya kadar onu derleyip toplamaya kadiriz."
Kur'ân-ı Kerîm'in işaret ettiği bu inceliği insanlık ancak 1300 sene sonra arılayabildi. Parmak uçlarının insanlar sayısınca farklı parmak izlerine işaret ettiğini kavrayabildi.
İnsanlar ağız, burun, göz, kulak gibi uzuvlarda ne kadar farklı olsalar da birbirlerine benzeyebilirlerdi. İkiz, üçüz, beşiz insanlar vardı. Şaşırmak mümkündü. Ama parmak uçları insanı şaşırtmayan kodlara, genetik bir yapıya sahipti. Milyarlarca insanın parmak izlerini birbirinden farklı olarak yaratan Yüce Allah, elbette ki onları yeniden yaratmaya da kadirdir.
İnsan vücudunda daha nice sırlar vardır. İlim adamları bu sırları çözdükçe, Allah'ın sonsuz kudretini daha iyi anlayacaklardır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.