Ülkemizdeki sözde mülteci kamplarını derhal kapatın. Biz ABD'nin ve NATO'nun üç kuruşluk ucuz askeri değiliz. Milli şerefimizi ayaklar altına almayın! |
ŞAM – Teröristler Mustafa Şuruf ve Suphi Esved Türkiye’den Suriye’ye çeşitli silahlar kaçırdıklarını ve Türk güvenlik güçlerinin kendilerine sözde mülteci kamplarında Suriyelilerin kanını akıtmak için silah eğitimi verdiğini itiraf ettiler.
22 Yaşındaki Terörist Şuruf dün Suriye televizyonunun yayınladığı itiraflarında, İdlib sakinlerinden olduğunu kuzeni Ala ve Samer Bekkura ile Türkiye’den Suriye’ye silah, insan ve sığır kaçırdıklarını söyledi.
Kuzeni Ala’nın İdlibli Muhammed Tabak adlı bir şahısla tanıştığını ve kendisinden Suriye’ye para karşılığında silah kaçırmasını istediğini bildiren terörist Şuruf, “iki gün sonra Türkiye’ye gidip 12 pompalı tüfek ve bir sonraki gün 18 kutu kurşun getirdik. Bir süre sonra Muhammed yeni bir parti silah istedi. Ona 11 PKC makineli tüfek ve özel mühimmat getirdik” dedi.
Terörist, aradan bir süre geçtikten sonra Muhammed’in kendilerinden otomatik tüfek istediğini, tüfekleri getirmek için Türkiye’ye gittikleri zaman Türk polisi tarafından yakalanarak Yayladağı mülteci kampına götürüldüklerini belirterek kampa gittikleri zaman Türklerin kendilerini gruplara ayırdığını ve kendisini 50 kişilik bir gruba yerleştirdiklerini kaydetti.
“Kampta kaldığımız 25 günlük süre içinde Türk subaylarından silah eğitimi aldık. Ardından yeniden silah kaçakçılığına döndük” diyen Şuruf, döndükten sonra tekrar Türkiye’ye gidip Muhammed’in istediği uçaksavar füzeleri, 6 suikast silahı, 5 makineli tüfek, 10 otomatik silah, 30 bomba ve askeri üniformaları getirdiklerini, yakalanmadan önce son partide 11 makineli tüfek ve 18 pompalı tüfek kaçırdıklarını ifade etti.
Diğer yandan 1980 doğumlu terörist Esved, özel taksi şoförlüğü yaptığını bildirerek gösteriler sırasında Hüsam Şahhud adlı şahısla tanıştığını, bu şahısla Türkiye’ye Asi nehri üzerinden mazot ve sığır kaçırmaya başladıklarını söyledi.
Kaçırdıkları mazot ve sığırları Türk tarafında Fethi Terko adlı şahsa teslim ettiklerine işaret eden terörist, “bir süre sonra Şahhud Türkiye’den Suriye’ye silah kaçırmak için Süheyl Kardabeşt adlı biriyle anlaştı. Kardebeşt silah sandıklarını Türk sınırına taşıyor bizde bu sandıkları Asi nehri üzerinden Suriye topraklarına geçiriyor ve Şahhud’un evine taşıyorduk. Şahhud silahları evin bodrumunda saklıyordu” diye konuştu.
Terörist Esved, Abdülkadir Haccar ve kardeşlerinin silahları temin etme ve el-Haccar, Hayyan el-Devş ve Bessam el-Kadi gruplarına bağlı silahlı gruplara dağıttığını bildirerek İzmir’de oturan ve Antakya’da bir eczanede çalışan kuzeninin yanına gittiğini, kuzeninin kendisini Reyhanlı’daki kampa götürdüğünü dile getirdi.
“Kuzenimin uyarılarına rağmen bölgemizden kimlerin bulunduğunu görmek için kampa gizlice girdim. O sırada bir kadınla karşılaştım ve bana kimliğimi sordu.
Suriyeli olduğumu ve kampı görmek için geldiğimi söyledim. Bana kampı ziyaret etmemin tehlikeli olduğunu, Türk polisinin beni yakalaması halinde Antakya’daki yabancılar sığınağına götüreceğini söyledi” diyen terörist, kadına kamptan ayrılacağını bildirdiğini dile getirdi.
Esved, kadınla konuştuğu sırada oğulları Mustafa ve Mahmut’un da geldiğini ve kendisine aynı uyarıları yaptıklarına dikkat çekerek kampa gelmekle büyük bir hata yaptıklarını ve çok pişman olduklarını, kendisinin de aynı hatayı yapmaması gerektiğini söylediklerinin altını çizdi.
“Mustafa ve Mahmut kamptaki Türk emniyet mensuplarının kendilerine saldırdıklarını, kötü muamelede bulunduklarını, kamptan ayrılmalarını ya da Suriye’ye dönmelerini engellediklerini anlattılar” diyen terörist Esved, ertesi gün Yayladağı kampına gittiklerine işaret etti.
Terörist, kampın yanında bir hastane ve yakınında Suriyeli silahlıların eğitildiği bir eğitim kampı bulunduğuna dikkat çekti.
http://www.sana.sy/tur/339/2012/07/08/430025.htm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.