Hazreti Süleyman ve karınca |
Süleyman aleyhisselâm, ordusu ile karınca vadisine geldikleri zaman bir karınca, "Ey karıncalar! Yuvalarınıza giriniz. Sakın Süleyman (a.s.) ve ordusu, sizi -bilmeyerek- kırmasın!" demişti.
Süleyman aleyhisselâm, karıncanın söylediğini işitince indi ve ona: "Sen ne için karıncaları sakındırdın? Benim, zâlim olduğumu mu işittin? Yoksa, benim adaletli bir peygamber olduğumu mu bilemedin? Ne için onlara sizi, Süleyman ve ordusu kırmasın dedin?" diye sordu.
Karınca "Ey Allah'ın peygamberi! Sen, benim, 'onlar bilmeden' dediğimi işitmedin mi? Bununla beraber, benim, "kırmasın" sözümden maksadım, ancak, kalplerin kırılması idi. Senin bir şey vermeni temenni edip fitneye düşmekten, sana bakmakla meşgul olup Allah'ı zikirden geri kalmaktan korktum." dedi.
Süleyman aleyhisselâm, "Bana Öğüt ver." dedi. Karınca, "Babana, Dâvûd isminin ne için verildiğini biliyor musun?" diye sordu. Süleyman aleyhisselâm, "Hayır, bilmiyorum" dedi. Karınca, "O, kalp yarasını tedavi etsin diye verildi!" dedi. Sonra, "Sana, Süleyman isminin ne için konulduğunu biliyor musun?" diye sordu. Süleyman aleyhisselâm "Hayır, bilmiyorum" dedi. Karınca: "Göğsüne selâmet verilinceye kadar dayanasın ve baban Davud'a erişmeye müstehak olasın diye verilmiştir!" dedi.
Sonra da: "Allâhü Teâlâ'nın sana rüzgârı niçin uysal kıldığını biliyor musun?" diye sordu. Süleyman aleyhisselâm, "Hayır, bilmiyorum." dedi. Karınca: "Dünyânın tamamının gelip geçen bir yelden ibaret bulunduğunu sana haber vermek için..." dedi. Süleyman aleyhisselâm, karıncanın bu sözlerine hayrette kalarak gülümsedi ve Neml sûresinin on dokuzuncu ayetinde geçen duasını tekrarladı.
Süleyman aleyhisselâm, onun bu sözünden gülercesine tebessüm etti ve şöyle duâ etti. (Meali): "Ya Rabb! Beni nefsime zabit kıl ki bana ve anama babama vermiş olduğun nimetine şükredeyim, razı olacağın iyi bir amel yapayım ve beni rahmetinle sâlih kulların arasına kat." (Nemi sûresi, âyet 19)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.