İslâmın kaynakları |
Ehl-i sünnetin ameldeki dört imamının mezhebleri kitap (Kur'an), sünnet, icmâ-ı ümmet ve kıyâs-ı fukahâ üzerine kurulmuştur. Bu dört kaynağa Edille-i Erbaa yahut Usûl-i Erbaa denir.
Bütün müctehidler, bu dört delili kabul etmiş, dîn hükümlerini bu dört delilden birine veya bir kaçına dayandırmışlardır.
Kitaptan maksat, Kurân-ı Kerîmdir.
Sünnet: Peygamberimizin mübarek sözleri, işledikleri ve başkaları tarafından yapılan işlerde o işi tasvip mahiyetindeki sükûtlarıdır. Resulü Ekrem'in mübarek sözlerine "Sünnet-i kavliye", fiillerine "Sünnet-i fiiliye" denir. Yapıldığını gördüğü bir şeye karşı sükût edip red ve inkâr buyurmaması da bir "Sünnet-i takririye"dir ki, o şeyin caiz olduğuna delâlet eder.
İcmâ-ı ümmet'den maksat, bir asırda bulunan bütün müctehidlerin bir hâdisenin dînî hükmü hakkında ittifak etmeleridir. Resûlullâh Efendimiz: "Ümmetim dalâlet (inançta ve amelde sapıklık) üzerine toplanmaz." buyurmuştur. Diğer bir hadîs-i şerifte de: "Müslümanların güzel gördüğü bir şey Allah katında da güzeldir." buyurulmuştur. Binâenaleyh müctehidlerin bir mesele hakkında rey (görüş) ve kanâatte bulunmaları, o mesele hakkında muteber bir hüccettir, delîldir.
Kıyâs-ı fukahâ'dan maksat da bir hâdisenin kitap, sünnet ve icmâ-ı ümmetle sabit olan hükmünü aynı illete dayandırarak o hâdisenin tam benzerinde de ictihad yolu ile isbât etmekten ibarettir.
Artık ümmet üzerine bu delillerin hepsini kabul etmek ameldeki mezheb imamına uymak bir vecîbedir, zarurettir. Bu delîller insanların haklarını, vazifelerini bildiren İslâm hukukunun inkişâfını te'mîne mahsûs birer ulvî feyz ve hikmet menbaıdır/kaynağıdır. Müslümanların dînî hayâtı bu dört feyizli hikmet ve maslahat kaynağından asla müstağni olamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.